"Bilmek durumu" tasavvufta üç sınıf olarak kabul edilir ; İlm-el yakîn bilmek, Ayn-el yakîn bilmek, Hakk-âl yakîn bilmek. Bunları kısaca açıklamak için şöyle bir örnek üzerinden gidilir: 

     Mesela bir dağın kenarında dururken dağın arka tarafından dumanlar yükseldiğini gören bir kişi dağın arkasında ateş yandığını bilir. Bunu kendi ilmiyle, bilgisiyle anlar. Buna "İlm-el yakîn bilmek" denir. Dağın etrafından dolaşıp arka tarafa gider ve ateşi bizzat görerek ateş yandığını anlar ise; Buna "Ayn-el yakîn bilmek" denir. Eğer ateşin içine elini sokar ve eli yandığında bunun bir ateş olduğunu anlarsa buna "Hakk-al yakîn bilmek" denir.

     Her insan kendi sahip olduğu anlama yeteneklerine göre bir anlama becerisine sahiptir...

     Şu an yaşadığımız ekonomik kriz durumunu (tüten dumanı) ekonomistler çok önceden ilimleri ile görerek (İlm-el yakîn) bizi uyarmışlardı. Bir kısmımız onların ilmine saygı duyarak anladık ve tedbir almaya çalıştık, bir kısmımız anlamadık. Sonra dağın etrafından dolaşınca ateşi (Paramızın değer kaybını, ürünlerin fiyatlarının hızla artmasını, satın alma gücümüzün düştüğünü) bizzat gördük. Bir kısmımız durumu (Ayn-el yakîn) net olarak anladı, bir kısmımız yine anlamadı. 

     Birkaç ay içinde dövizde oluşabilecek "katlanarak yükseliş" durumunda ürün fiyatları bir yana, ürün bulamaz hale gelirsek anlamayanlar içinden bir grup daha yaşayarak (Hakk-al yakîn) anlayacaktır. Buna rağmen anlamayan bir grup mutlaka olacaktır. Bunlar; sinirleri ile beyni arasında irtibat bulunmayan, felçli gibi kabul edebileceğimiz insanlardır. Sebepleri derin olarak tartışılabilir ama olgu budur. Felçli bir insanın elini ateşe soksanız dahi elinin yandığını hissetmez.


     Bizim yapmamız gereken ise; anlamayan grubu bir kenarda bırakıp, anlayan insanlarla bu ateşi söndürmenin yollarını aramaktır. Dumanı görerek ateş yandığı konusunda bizi uyaran ileri görüşlülerimizin önderliğinde bu yangını az kayıpla atlatmak için mücadele etmektir. Çok geç olmadan...

Kaan ÖZASLAN
18.12.2021