Sana bu mektubu bir gece yarısı yazıyorum. İnan uyumak için 3 kere kapattım ışığı ama olmadı. Aslında bu kadar uzun zaman geçtikten sonra mektup yazarak keyfini kaçırmak istemezdim mecbur kalmasam. Biliyorsun bana kalsa yine yazmazdım ama bizim arsız bir türlü rahat vermedi. 

Yatmadan önce yine seni sordu bana. Senin yokluğunu bir türlü kabullenmedi biliyorsun. Her gece uykuya dalmadan önce saatlerce ağlıyor. Teselli ediyorum onu, güzelce anlatıyorum gitmenin nedenlerini… Eskiden çok küçüktü ve ikna olması daha kolay oluyordu belki. Sonunda uykuya dalıyor ve unutuyordu seni. Ama artık bir türlü anlamak istemiyor gitmenin sebebini. Sürekli sorular soruyor bana "Benim diğer yarım nerede? Neden yanımda değil?" diye. Her geçen gün büyüyor ve bazı şeyleri daha çok sormaya başlıyor bana. Bir bir anlatıyorum bıkmadan sabırla. Senin yaptığın gibi yumuşacık dokunuyorum ona. Ama nafile, her geçen gün daha şiddetle arıyor diğer yarısını… Hak vermiyor da değilim bazen. Kim yarım olmak ister ki bu dünyada?

Neyse, fazla uzatmayayım konuyu. Senden ricam; giderken götürdüğün gönlümün yarısını hâlâ saklıyorsan, atmadıysan bir kenara veya bir eskici 'ye vermediysen birkaç mandala onu geri yollamandır. Nasıl yaparsın bilmiyorum fakat inan bizim arsızın çok ihtiyacı var diğer yarısına.

Belki tekrar buluşurlarsa arkadaşlık eder, birlikte oyunlar oynarlar. Güler, eğlenir, yaşamaktan keyif bile alırlar bir parça. Her gece saatlerce gözyaşı dökmez diğer yarısının arkasından, belki bu kadar acı çekmez bizim arsız…

Dediğim gibi; nasıl yaparsın bilmiyorum ama sende kalan parçayı bana geri vermeni istiyorum. "Keşke o kadar uzaklarda olmasaydın. Hatta keşke giderken bıraksaydın, alıp götürmeseydin yarısını…" desem de faydasız sanırım. Ama bizim arsız adına aldığın yarısını geri istiyorum…

Selam ile…

Kaan ÖZASLAN
26.07.2017