Seksen yedi yaşındaki annemle televizyonda Ardahan'dan yapılan bir programı izlerken ne kadar özlediğimi ama bir o kadar da doğduğum bu topraklara ne kadar yabancı kaldığımı anladım.

Programı karmakarışık duygularla ama büyük bir beğeniyle izledim.

2007 yılında Kars'ta düzenlenen mezunlar buluşmasına katıldıktan sonra arkadaşımla Ardahan'a geçmiştik.

1970 de ayrıldığım da üç sineması olan, millet parkının 4 köşesinde kırmızı çatılı küçük dükkanları, bütün görkemiyle hayran olduğum Akoş'un oteli ,ve tarihi taş binaları, kanalizasyon ızgaralı taş döşeli caddeleri olan, bir gün il olmasını beklediğimiz Ardahan'ımın yerinde küçük bir köy bulmuştum.

Sinemalar kapanmış. Millet bahçesinin köşelerinde şehre ayrı bir hava veren dükkanlar ve bahçenin taş duvarları yıkılıp beton duvar örülmüş.
Akoş un oteli ve diğer tarihi taş binalar bakımsızlıktan yıkılacak gibi, üzerinden tanklar geçse aşınmayacak taş caddeleri hangi akla hizmet asfaltlanmış bulmanın üzüntüsü ile gittiğim mezarlığın hali içler acısıydı. Kaç zamandır girilmemişti bilmiyorum boyum kadar ot basmış mezarlıkta babamın mezarını bulmakta zorlanmış , fenalaşmıştım. Arkadaşımın yardımıyla çıkmış ağlayarak Kars'a dönmüştük.

Ama dün ekranda gördüğüm Ardahan'ın yeniden canlanışını hak ettiği değeri bulmuş olduğunu görünce yüzümüz güldü yüreğimiz ısındı.

Hele halk oyunları ekibindeki gençlerin, gururlu duruşları ve gülengözleri ni farketmek "ana kalk gidelim" dedirtti.
Faruk Başkan'ım bu kadar kısa zamanda adeta sihirli bir dokunuşta bulunmuşsunuz. Emekleriniz, çabalarınız için sizi yürekten kutluyor teşekkür ediyorum.

Ardahan kendine sahip çıkan evladını bulmuş diyorum. Başarınız daim olsun.