​Sağlık açısından baktığımızda alkol de sigara da sağlığa zararlı. Dini açıdan bakıldığında ise alkol haram, sigara mekruh (bazı görüşlere göre haram).

Ancak bununla birlikte bu iki madde de öncelikli olarak kişinin kendisine zarar vermekte ve her ikisinin de dolaylı olarak başkalarına zarar verme ihtimali bulunmakta. Yani alkol kullanan biri sarhoş olup başkasına saldırmıyorsa, alkol sebebiyle geçindirmekle yükümlü olduğu ailesine maddi zarar vermiyorsa; sigara kullanan biri de dumanı ile başkasına rahatsızlık ve zarar vermiyorsa bunu kullanmakta özgür olmalıdır.

Tabii bu özgür olma hakkı, alkol ve sigaranın üretildiği, satışının yasak olmadığı ve devletin vergi aldığı bir ülke için geçerlidir. Devlet ben hiçbir şekilde alkol ve sigara üretimine, satışına ve kullanımına izin vermeyeceğim derse o zaman ayrı.

Elbette bazı kısıtlamaları savunuyorum. Mesela toplu alanlarda dumansız hava sahası uygulaması çok harika oldu ve sigara içmeyenler oldukça rahatladı.

Ancak şimdi insanların araçlarında içtikleri sigaraya da el atmışlar. Artık yasakmış. Bunu trafikte araç kullanırken cep telefonu ile konuşmanın yaptığı olumsuz etkiye bağlama gibi bir düşünceleri var sanmıştım, öyle değilmiş. Tamamen "sağlık" açısındanmış. Üretimi ve satışı yasak olmayan bir ürünün kullanımı neden yasak ?

Alkole gelince, daha önce saat 22:00'den sonra oturulup alkol alınabilen mekanlar haricindeki yerlerden alkol satışı yasaklanmıştı. Bugün gördüğüme göre Twitter'da alkollü içecek firmanlarının resmi hesaplarının takip edilmesi engellenmiş. "Bu hesabı bu ülkeden takip edemezsiniz" gibi bir ifade çıkıyor ki bu da çok komik.

Devlet kumar oynatıp vergi alıyor. Devlet fuhuş yaptırıp vergi alıyor. Bunlarda sorun yok.

Devlet sigara ve alkol ürettirip sattırıp vergi alıyor ama alıp kullanmaya gelince garip garip yasaklar ortaya çıkıyor.

Haydi herkes alkol kullansın, herkes sigara içsin demiyorum elbette. Tutarsızlığa dikkat çekmek istiyorum.

Gerçekten öncelikli sorunumuz bu mu bizim? Bir devlet başkanı düşünün ki vatandaşının arabasında ne yaptığına karışıyor. Bunun bir sonraki aşaması evinde ne yaptığına karışmaktır.

E onun için de George Orwell'in 1984'ü gibi evlere tele ekranlar kurulur artık.