​Ayrılıkçı Kürt hareketinin gelişmesinde tarikatların büyük rolü vardır. Özellikle bir Kürt tarikatı halini alan Nakşiliğin Halidi kolü.

Nakşîliğin tarih içindeki izi sürüldüğünde varılan yer Batı Türkistan'da bugün Özbekistan'ın bulunduğu Maveraünnehir olur. Nakşîliğin esas kurucusu Muhammed Bahaeddin Nakşibend, 1318 yılında Buhara yakınlarında Kasriarifan köyünde dünyaya gelmişti. Kendisinin manevi olarak Abdülhalik Gücdüvanî'ye bağlı olduğunu söylerdi. Gücdüvanî'yi yetiştiren kişi ise aynı zamanda Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî'nin hocası Yusuf Hemedanî'diydi. Bu tarihsel mantıkla; Nakşîlik ile Bektaşiliğin kaynağı aynı isimlere ve aynı yöreye çıkmaktadır!
Nakşîlik, Türkler tarafından kurulmuş, Türkler arasında yaygınlaşmış ve yine Türkler arasındaki olaylarda taraf olmuştu.
Osmanlı'daki ilk Nakşîler de Türkistan kökenliydi. Türkiye'ye gelerek burada dergâhlarını kurmuşlardı. Bunlardan en çok bilineni 1752 tarihinde Üsküdar'da kurulmuş olan Özbekler Tekkesi ve ilk şeyhi Buharalı Seyyid Hacı Abdullah Efendi'ydi. Nakşîliğin de Türk tasavvufunun diğer kollarından büyük bir farkı yoktu. Fakat 1800'lü yıllar itibariyle Nakşîlik çok büyüyen, örgütlenen siyasal bir yapıya dönüşürken aynı zamanda da bir Kürt tarikatı olarak karşımıza çıkacaktır. Tüm bu dönüşüm 1776 yılında Süleymaniye yakınlarında Şeyh Halid'in doğumuyla başlamıştı.
Nakşiliğin Halidi kolunun kurucu ve bu kola adını veren Şeyh Halid,( Halidi Bağdadi')1776 yılında bugünkü Irak'ın kuzeyinde Süleymaniye yakınlarındaki Karadağ kasabasında doğmuş, Caf aşiretinden bir Kürttü.
Şey Halid,İngiliz ajanı Hint Nakşilerinden Mirza Rahimallah Bek adlı bir Hintliyle Süleymaniyede tanışıyor.Bu adam Halid'i Hindistan'a götürüyor.. Rahim'in şeyhi Müceddidî kolundan Nakşîlerin mürşidi Şah Gulam Ali'ydi. Şeyh Ali el-Dihlavî olarak da tanınırdı. Halid, burada Nakşî oluyor. ve tarikatı yayma göreviyle memleketine dönüyor.
.Halid döndüğünde Kürtler arasında hâlâ Kadirîlik hâkimdi. Halid, Süleymaniye'ye döner dönmez kendi yapılanmasını kurmaya başladı, Kadirîlerle rekabete girdi. Fakat dinsizlikle suçlandı ve Bağdat'ta kaçtı. Bağdat'tan Süleymaniye'ye geri geldiğindeyse artık güçlenmişti ve aşiretlerle barışmıştı. Bu aşiretlerin en önemlisi Babânzadelerdi, yani Osmanlı döneminin ilk Kürt isyancıları… Acaba bu ani barışmaların ve güçlenmenin nedeni neydi?
Halidin etkilendiği Hint Nakşiliği Şeriatçı akımın özünü belirliyordu aslında: Görünürde Batılılara karşı çok tepkiliydiler ve bu tepkiyi çok katı bir Şeriat isteğiyle ifade ediyorlardı. Fakat gerçekte İngilizlerle görüşmekten, pazarlık yapmaktan da geri kalmıyorlardı.
Vahabbilik ,Araplar arasında Türk düşmanı bir gericiliği İngilizler adına yaymışsa, Nakşi-Halidilikte Kürtler arasında bir Türk düşmanlığının tohumlarını İngilizler adına atmıştır.
Adına Kürt istanları denilerek Türk tarihine yazılmış olan isyanlara bakıldığında bu isyanlarda Halidi-Nakşilerin parmağı olduğu görülür.
1880 Şeyh Ubeydullah İsyanı,
1921 Dersim isyanı.
1908 Şeyh Barzani isyanı,
1914 Molla Selim İsyanı,
1921 Koçgiri isyanı,
1924 Nesturi İsyanı,
1925 Şeyh Said isyanı,
1925 Şemdinli İsyanı,
1930 Ağrı Ermeni İsyanı,
1930 Hakkari ve Şemdinli İsyanı,
Kürt İsyanlarında Nakşi-Halidi Şeyhleri sadece dini değil, aynı zamanda siyasi olarak ta yol gösterdiler.İslami karizmalarını kullanarak aşiret üstü bir gücün temsilcisi haline geldiler."Halidi Nakşîliğinin bölgede yükselişe geçmesi sonucunda, orada bulunan Nakşî şeyhleri, bölgenin gerçek mahalli otoriteleri haline geldi."

Halidi Bağdadi'nin Kürt olması, Halidi Nakşîliğinin daha çok Kürt merkezli bir tarikat olarak gelişmesine yol açtı.Açtığı medreselerde Kürtçe eğitimi ilk başlatan Halidi Bağdadi'dir.
Osmanlı Türk devletinin dağılma sürecinde ortaya çıkan Kürtçülük iki ana koldan beslendi.
Birincisi, medrese ya da tekke kökenli dini mesleklere sahip Kürtlerin başını çektiği ÖZERKLİK yanlısı NAKŞİBENDÎ tarikatı mensubu Kürt şeyhlerin liderliğinde
.İkincisi ise, başını Osmanlı Türkiye'sinde Bedirhan aşiretinin çektiği Cemilpaşazadeler ve Babanlar'ın desteklediği Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra yeraltına çekilen, 27 Mayıs 1960 Anayasası'nın gölgesinde "Doğu Kültür Ocakları" , muhtelif sosyalist gruplar ve nihayet PKK'nın başını çektiği TAM BAĞIMSIZLIK yanlıları.