Çanakkale başka destanlara benzemez; Çanakkale, dönmeyi düşünmeyenlerin destanıdır.

Meçhul Askerlerin, mezun veremeyen liselerin, üniversitelerin destanıdır Çanakkale. 57. Alayın, Seyit Onbaşı'nın destanıdır.

VE ÇANAKKALE MUSTAFA KEMAL'in destanıdır. Sakarya'yı, Dumlupınar'ı Çanakkale'de yazmaya başlamıştır Mustafa Kemal…

Anneler, babalar, öğretmenler Çanakkale'ye götürün çocuklarınızı. Her yaşta… Vatan sevgisi "vatanınızı sevin" demekle kazandırılacak bir olgu değildir.

Conkbayırı'nda, Seddülbahir'de, Anafartalarda KEFENSİZ YATANLARIN yerlerini görsünler, o bilinçle büyüsünler. Tarih kitaplarından tarihi olayları öğrenebilirler, ama o ruhu kuru bilgiyle kazanamazlar.

Bir öğün aç kalmaya bile tahammül edemezken, Çanakkale'de askerin nasıl ve neyle beslendiğini anlatın. Sadece kuru ekmek ve üzüm hoşafıyla "ÇANKKALE'yi GEÇİLMEZ" yaptıklarını bilsinler.

Şu an lise son sınıfta olan bir grup öğrencimle Anıtkabir'deki Kurtuluş Savaşı Müzesi' ni gezerken bir öğrencimin ağladığını görmüştüm. Daha ikinci sınıftaydılar. Ne olduğunu sorduğumda bana şu cevabı vermişti:

"Sizin anlattıklarınızın hepsi doğruymuş öğretmenim, ben masal sanmıştım." Gözlerim dolmuştu o zaman.

Bir arkadaşımla, "Cepheden Mektuplar" diye bir etkinlik yapmıştık. Cepheden askerler yazmış gibi, kendimiz mektuplar yazmıştık. Üzerinde çalışıp düzeltmeleri yaparken, kendi yazdıklarımıza kendimiz ağlamıştık.

Masal gibi anlatın çocuklarınıza, bir gün gerçek olduğunu idrak ediyorlar. İşte o gün çok önemli. İdrak ettiklerinde ne hissettikleri…

Şiirlerle büyütün çocuklarınızı, duyguları en güzel şiirler anlatır.

"Küçük asker, küçük asker, vatan senden hizmet ister;

Vatan için ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır."

Çanakkale Destanı'nı o kadar güzel anlatmış ki, Akif; üzerine söz söylesem abesle iştigal…

"Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
Herc-ü merc ettiğin edwara da yetmez o kitap,
Seni ancak ebediyetler eder istiab…"