''Sizin Atatürkünüz Müslümanları astı be…Memlekette alim bırakmadı''

Bu sözü suratında bir iğrenme ifadesi ve öfkeyle bağırarak söyleyen adamı Youtube da sokak röportajında izledim. Ülkemizde bu şekilde düşünen insan sayısı oldukça fazla. İslamcılar iktidarı ele geçirdikten sonra devletin tüm anayasal kurumlarını tasfiye ederek bizatihi devletin kendisi oldular. Anayasayı değiştirerek hiçbir hükümetin sahip olmadığı güce eriştiler. Bu gücü elde edebilmek için toplumda alternatif bir tarih kurgulayarak eğitimsiz kitlelerde karşılık buldular. Bu alternatif tarihin en önemli argümanlarından birisi Atatürk'ün din âlimlerini astığı iddiasıydı.

Cumhuriyet döneminde asılan ve din âlimi diye lanse edilen hiç kimse dini düşünceleri nedeniyle asılmamıştır. Bu iddialarda adı sıklıkla geçirilen İskilipli Atıf Efendinin şapka kanununa muhalefetten idam edildiği sıklıkla dile getirilmiştir. 31 Mart İsyanının önemli isimlerinden biri olan İskilipli bu isyana iştiraki nedeniyle tutuklanmıştı. Kurtuluş savaşı devam ederken Teali İslam Cemiyeti adındaki gerici örgütün başkanıydı. Bu örgütün hazırladığı ve İngiliz uçaklarıyla Anadolu üstünden halka atılan bildiriye engel olmadığı için yargılanmış ve vatana ihanet suçu sabit görülerek idam edilmiştir. Mahkemede bildirideki ifadelere karşı olduğunu söylemiş ancak mahkeme heyeti bu saçma savunma karşısında ikna olmamıştır. Zira bu bildiri halka ulaştıktan sonra da cemiyetin başkanlığını yapmaya devam etmişti. Peki, bildiride ne yazıyordu? Kurtuluş savaşını veren Mustafa Kemal ve arkadaşlarının öldürmenin caiz olduğunu... Yani İskilipli dini değil siyasi nedenlerle cezalandırıldı. Bunun dışında din âlimi diye bahsedilen pek kimse yok. Menemen'de Teğmen Kubilay'ın başını kesen Derviş Mehmet, Dersimde karakol bastıran Seyit Rıza, Bayburt'ta kendisini mehdi ilan edip askerleri öldüren Şeyh Eşref (Hart Peygamberi), Diyarbakır'da İngiliz desteğiyle Şeriatçı Kürt devleti kurmaya kalkan Şeyh Sait isyanlarında verilen cezaların hepsi siyasidir.

Öte yandan Osmanlı ile ilgili gerçek tarihi olaylar İslamcıların ilgisini çekmiş midir? Örneğin Osmanlıda Din âlimleri katledilmiş midir? İslamcılar tarafından özellikle karartma uygulanan oldukça enteresan bir konudur bu. Tüm Osmanlıda katledilen din adamlarının ele alınması bu yazının sınırlarını aşacaktır. Bu yüzden sadece tek bir padişah döneminde yaşananları ele alalım.

IV. Murat gaddarlığıyla tanınan bir padişahtı. Tütüne, kahveye ve içkiye olan düşmanlığı meşhurdur. Afyon ve tütünden tiksinmesine rağmen kendisi sıkı bir alkol bağımlısıydı. Buna rağmen kahve, tütün ve alkol kullananları korkunç şekilde ölümle cezalandırmıştır. Bazen tebdili kıyafet meyhaneleri basar ve içki içerken yakaladığı insanları oracıkta öldürürdü. Takıntılı olduğu bir diğer konu geceleri elinde fener olmadan dışarı çıkan insanlardı. Fenersiz sokakta gezmenin cezası ölümdü. Bir gün gece sokakta gezerken camiden çıkıp fenersiz şekilde evine gitmekte olan Cami imamının küçük oğlunu görmüş ve derhal infaz edilmesini emretmişti. Gaddarlığı meşhurdu.

İşte bu IV. Murat Osmanlı tarihinde ilk kez bir şeyhülislamı boğdurmuştur. Şeyhülislam Ahizade Hüseyin Efendinin bu kadar önemli bir pozisyonda olmasına rağmen öldürülme sebebi katledilmesinden daha acıklıdır. IV. Murat Bursa'ya giderken yoldaki karları temizletmediği iddiasıyla hakkında hiçbir soruşturma yaptırmadan İznik kadısını astırmıştı. Bu zulüm karşısında kayıtsız kalamayan Şeyhülislam Ahizade Hüseyin Efendi yapılanın dinen caiz olmadığını söyler ve padişahı eleştirme cüretinde bulunur. Padişah şeyhülislam efendiyi önce Kıbrıs'a sürer ancak hıncını alamayıp yarı yolda onu boğdurtur. Adalet duygusu, dini inancı ve ulema olmasından gelen sorumluluk duygusu gereği suçsuz yere öldürülen bir kadıya yapılanı eleştirdiği için Osmanlı padişahı şeyhülislamı katletmiştir.

Sakarya çevrelerinde çok sevilen bir Şeyh olan Ahmet Efendi, sevenlerinin çoğalması nedeniyle Eskişehir Kadısı tarafından Padişaha şikâyet edilmiştir. Padişah derhal Anadolu beylerbeyi Vardar Ali paşayı 8 bin kişilik bir orduyla göndererek şeyhin yok edilmesini ister. Ancak Şeyh Ahmet'in sevenleri olayı haber almıştır. Şeyh için toplanan halk Ali Paşanın ordusuna saldırır ve mağlup eder. Bunun üzerine padişah şeyhin eski bir müridine görev verir. Eski müridine inanan şeyh bir tuzakla yakalanır ve padişah huzurunda derisi yüzülerek katledilir. Bu olay hakkında rivayetler muhteliftir. Kimileri şeyhin çok sevilen bir Alevi dedesi olduğu için öldürüldüğünü iddia ederken Ortodoks Sünni kaynaklar şeyhin mehdiliğini ilan etmesi nedeniyle katledildiğini yazmaktadır. Sebep ne olursa olsun halk tarafından sevilen bir şeyh katledilmiştir.

Aslen İran'ın Urmiye şehrinden olan Şeyh Mahmud Urmeyi Safevi baskılarından kaçıp Diyarbakır'a gelip yerleşmişti. Burada bir medrese açmış ve Aziziye camisini yaptırmıştır. Halk tarafından çok sevilen şeyhin ünü Tebriz'den ve Musul'a kadar ulaşmıştı. Bağdat seferine çıkan IV. Murat Diyarbakır'a geldiğinde şeyh tarafından konağında ağırlanır. Kâtip Çelebiye göre şeyhin müritleri kırk bin kişiyi buluyordu. Daha sonra Padişahla birlikte Revan seferine katılır ve büyük seferin başarılı olmasında katkısı olur. Ancak bazı fitneciler çıkıp şeyhin çok güçlü olduğunu ve ileride Osmanlıya tehlike oluşturabileceğini söyleyerek padişahı ikna ederler. Bunun üzerine IV. Murat kendisini büyük bir hürmetle ağırlayan ve savaşta yanında olan şeyhin katline ferman verir. Şeyh öldürüldükten sonra kararından pişman olur. Şeyhin öldürülmesi halktan büyük üzüntüye neden olur. Padişah fitne ve kişisel vehimleriyle bir şeyhi yani İslamcılarımıza göre din âlimini katletmiştir.

Revan (Erivan) seferine çıkan IV. Murat yolda Mevlevi Şeyhi Ebubekir Çelebi ile görüşür ve ona tekkesi için ciddi bir para verir. Bu sayede bölgede etkinliği artan şeyh bölgenin bürokratlarının otoritesini sarsacak kadar güçlenir. Bu durum padişaha şikâyet edildiğinde hemen idam edilmesini ister. Araya girenler sayesinde öldürmekten vazgeçip sürgüne göndermiştir.

Vatan haini İskilipliyi diline dolayanlardan Ahizade Hüseyin Efendi veya Şeyh Mahmud Urmeyi hakkında bir söz duydunuz mu? Tarihin işine gelmeyen somut gerçeklerine karartma uygulayıp vatanın namusunu kurtaran soylu bir kahramana iftira atmak alçaklık değilse nedir?