Türk futbolunda son dönemde en çok tartışılan konulardan biri Fenerbahçe'nin 1959 yılından önceki şampiyonluklarının tescil edilmesini istemesidir.

Türkiye'de konu futbol olunca en kültürlü, akıllı dediğimiz insanlar bile taraftar duygusuyla hareket ederek mantıklı yorum yapamıyor. Bunu yadırgıyor muyum? Hayır. Çünkü Futbolun doğasında taraf olmak vardır.

Taraftarların fanatik duygularla yorum yapması normal ama kulüp başkanlarının ve yöneticilerinin sadece kendi taraftarına hoş gözükmek için gerçekleri bile bile çarpıtmasını kabul edemem. Çünkü bu tavır Futbolda şiddeti körüklüyor. İnsanlar yaratılan suni kaos yüzünden kavga ediyorlar.

Bu açıdan Futbol ve siyaseti birbirine çok benzetirim. İkisinin de özünde tribünlere oynamak ve şov yapmak vardır. Ancak tek fark şov yapmak futbolun bir parçasıyken siyasette ise halkı uyutmak için kullanılan bir araçtır.

Konu Futbol olduğu için tekrardan konuya dönelim ve Türkiye'de Futbolun tarihine bakalım…

Türkiye'de Futbol Federasyonunun kurulduğu tarih 1 Ocak 1923 Yani Futbol tarihimiz Cumhuriyetten bile eski.

1923 yılında TFF kurulduktan 1 yıl sonra Türkiye'de ''Türkiye Futbol Şampiyonası'' adında ilk milli lig kuruldu.

Türkiye Futbol şampiyonası mahalli liglerde oynanan maçlar ve eleme usulü şampiyonanın beraber oynandığı bir lig.

1959 öncesi şampiyonlukları yok sayanların en çok yanıldığı nokta şampiyonanın mahalli liglerde oynanması.

Hemen şöyle itiraz ediyorlar: ''Efendim o zamanlar yerel liglerde 3-5 takım oynuyordu. Mahalle maçları gibi maçlar vardı. Bu yüzden sayılmaz''

Gerçek öyle değil…

Türkiye Futbol şampiyonası Türkiye'deki yerel liglerin şampiyonlarının katıldığı ulusal bir şampiyonadır.

Bugünkü Şampiyonlar ligine benzetebiliriz. Türkiye'nin farklı bölgelerinde oynanan mahalli liglerde şampiyon olan takımların oynadığı eleme usulü Final organizasyonunun sonucunda tek bir şampiyon belirlenmiştir.

Bu yüzden Türkiye Futbol Şampiyonası Türkiye'nin ilk milli ligidir ve şampiyonları o günün gazetelerinde ''Türkiye Şampiyonu'' ilan edilmiştir ve katılan takım sayısı da 3-5 takım değildir. Örneğin 1933 yılında 16, 1935 yılında ise 22 takım şampiyonaya katılmıştır.

Türkiye Futbol Şampiyonası 1937 yılına kadar devam etti ve 1937 yılında yerini Milli Küme'ye bıraktı.

Milli Küme Türkiye'nin ilk deplasmanlı ligidir ve 1950 yılına kadar 11 kez düzenlenmiştir. 1942 yılında İstanbul liginin olumsuz hava şartlarından dolayı geç bitmesinden dolayı düzenlenememiştir. Türkiye millî takımının 1948 Yaz Olimpiyatları ile 1949 Akdeniz Kupası'na katılması nedeniyle de 2 yıl daha düzenlenemedi.

Milli Küme'nin formatı Türkiye Futbol şampiyonasından farklıdır. Türkiye Futbol şampiyonasında 5-6 mahalli ligin takımlarından oluşan bir final organizasyonu düzenlenirken Milli kümede ise İstanbul, İzmir ve Ankara takımlarından oluşan 8 takımlı bir milli ligdir. Tek istisna olarak 1941 yılında Eskişehir Demirspor lige dâhil edilmiştir.

Türkiye Futbol Şampiyonası ve Milli küme 1924-1951 yılları arasında Türkiye'de düzenlenen ulusal liglerdir ve 27 yıl içinde 7 kez aynı yıl beraber düzenlenmiştir.

1 yılda nasıl 2 şampiyon olur dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki bu iki lig yıl içinde farkı dönemlerde düzenlenmiştir. Yani çakışma olmamıştır. Bunun nedeni turnuvaların kısa sürmesidir.

1 yılda 2 şampiyon olması kabul edilebilir mi? Evet. Bugün Güney Amerika ülkelerinin çoğunda apertura ve clasura olmak üzere açılış ve kapanış ligleri vardır ve her ligin şampiyonu ülke şampiyonu olarak sayılır.

Türkiye'de de ilk Başbakanlık kupası 1944 yılında Türkiye Futbol Şampiyonası ve Milli küme şampiyonu arasında oynanmıştır.

Soruyorum Türkiye'de 1959 yılından önce Futbol yoksa 1944 yılında oynanan Başbakanlık kupası neden sayılıyor?

1951 yılında Türkiye Futbol Şampiyonası son kez oynandı ve 1952-1955 arası Türkiye'de lig oynanmadı.

UEFA nın 1954 yılında kurulmasından sonra 1955-1956 sezonunda Avrupa şampiyon kulüpler kupası ilk kez düzenlendi. TFF, 1956 yılında Avrupa şampiyon kulüpler kupasına takım yollamak için Federasyon kupası düzenledi ve Federasyon kupasını Beşiktaş üst üste 2 kez kazanarak Türkiye'yi Avrupa'da temsil etmiştir.

Beşiktaş'ın sonradan sayılan 2 şampiyonluğunun tescil edilmesinin nedeni budur.

Şimdi gelelim 1959 yılında profesyonel ligin kuruluşuna...

Toplumun büyük bir kesimi şöyle sanıyor: 1959 dan önce 3-5 takımla oynanıyordu. 1959 dan sonra birden her şehirden takım katılarak 18 takımlı lig oynandı

1959 yılından sonra ilk 8 yılın 7 sinde yine İstanbul, Ankara ve İzmir takımları vardı. Statü önceki dönemden farklı değildi. Kırmızı ve beyaz grup adı verilen 8 takımlı liglerin şampiyonları arasında final maçı oynanarak şampiyon belirlendi. Yani 1959 şampiyonuyla 1935 şampiyonu arasındaki tek fark birinin profesyonel, diğerinin amatör kabul edilmesi

Oysa 1935 te 22 takımla lig oynanırken 1959 da 16 takım vardı.

Dünyada bizden başka futbol tarihinin yarısını yok sayan başka ülke olduğunu sanmıyorum.

Örneğin İtalya'da Futbol 1898 yılında oynanmaya başlanmıştır fakat İtalya'da profesyonel ligin kuruluşu 1929'dur. Buna rağmen 1929 öncesi şampiyonluklarının tamamını kabul eder. Mesela Genoa takımının 9 şampiyonluğu vardır. Bu şampiyonluklarının tamamını 1929 öncesi kazanmasına rağmen Genoa bugün 9 şampiyonluğu olan bir İtalyan takımıdır.

Başka bir örnek ise Dünyaca ünlü Ajax takımından.. Ajax'ın 33 şampiyonluğunun 8 tanesi amatör lig döneminde olmasına rağmen bugün formasında 33 şampiyonluğu temsilen 3 yıldız vardır.

Bu mesele sadece Fenerbahçe'nin meselesi değildir. Geçmişte TBMM de de bu konu gündeme gelmiş, MHP vekili Özcan Yeniçeri 1959 öncesi şampiyonluklar hakkında dilekçe vermiştir.

Türkiye'de Futbol 1959 öncesinde de vardı.. Lefter, Baba Hakkı, Can Bartu, Turgay Şeren hepsi 1959 yılı öncesinin efsaneleridir.

1959 öncesini yok saymak bu efsanelerin hatırasına saygısızlıktır. Yok saydığımız bu isimler 1954 yılında Türkiye'yi tarihinde ilk kez Dünya kupasında temsil ettiler.

Kendi tarihimizi yok saymak bizde her alanda kronik bir hastalık...

BARIŞ ATAGÜN