Yıl 2008. Arkadaşlarla toplanmış, bir tanıdığın ayarladığı bir yerde o zamanlar çok daha önemli bir âlet olan projektör ile Türkiye-Hirvatistan maçını duvara yansıtmış, izliyoruz. Rockçı Slaven Biliç ve öğrencileri uzatmaların da bitiminde Rüştü'yü avlıyor ve bizi de hüzne boğuyor.

Maç bitti diye düşünüp mekânı terk etmeye hazırlanırken, spiker Erdoğan Arıkan'ın "Gooool" diye bağırışına karışan Ömer Üründül'ün "eeeeee" diye uzayan, belli ki bir an ne diyeceğini bilemeyip gırtlağa gelen ilk sesini çıkaran sevinç çığlığını duyup geri koşmuştum.

Yılların "Genç Semih"i yapacağını yapmıştı. Hırvatlarda anısı yıllarca silinmeyecek geri dönüşümüzün nişanesi olan o voleyi doksana göndermişti.

Şimdi, futbolu bıraktığını açıkladı. Fenerbahçe, belki de bu ligde en az sevdiğim takımdır. Ama Semih, tıpkı Alex gibi bu takımın iyi yüzlerinden biri oldu.

Fenerbahçe'de oyuna sonradan girişleri ile hatırlansa da ilk onbir maçlarda da elinden geleni yaptı. Yabancı hayranlığına uzun süre kurban gidenlerdendir. Bu yüzdendir "yedek golcü" oluşu.

Fenerbahçe'de daha güzel ayrılabilirdi, her iyi adam gibi ona da reva görülmedi. Ardından Antalya, Başakşehir ve Eskişehir maceraları.

Fenerbahçe'de bir jübileyi hak etmiyor mu? Ediyor ama... Kalmadı artık öyle şeyler sanki.

Yıllar sonra torun seven bir ihtiyara dönüşse de o akıllarda Genç Semih olarak kalmaya devam edecek. Güle Güle yedekten girip maçı çeviren adam...

-Deniz Tamu