Yarın 10 Kasım, yokluğunla yüzleşeceğimiz gün.

Sen yoksun!

Atam ben her 9 Kasım'ın ilk dakikalarında hayallere dalmaya başlıyorum. Sanki bu hayalleri kurunca 10 Kasım gelmeyecek ve biz yokluğunla yüzleşmeyeceğiz.

Sen gittikten sonrada açtığın yoldan aynı hızla serüvenimize devam ettiğimizi hayal ediyorum.

Bir memleketin 50 yılda yapamayacağı kalkınmayı on yılda hediye etmiştin ya yurdumuza, o hızdan bahsediyorum, o hızı kesmeden yolumuza devam ettiğimizi hayal ediyorum.

Köy Enstitüleri aydınlığa boğmuş Anadolu'yu. Köyler şehre göçmüyor, her köy sanki bir şehir.

Senin projendi "CUMHURİYET KÖYLERİ"

Her köyde büyük bir kütüphane olmalı demiştin. Zaman değişmiş biz ona tiyatro salonunu ve sinemayı eklemişiz. Hanım kızlar bağlama çalan eşlerine keman çalarak eşlik ediyor.

Tayyare fabrikası tıkır işlemeye devam etmiş. Uçaklarımız semada. Her 10 Kasım sabahı bulutların arasından seni selamlıyor.

Allah ile bilimi ters düşürmeye çalışan yobazların esamesi kalmamış yurdumda. Tarihçilerimizin, edebiyatçılarımızın ve tüm bilim insanlarımızın keyfi yerinde. Bu topraklarda doğdukları için kendilerini çok şanslı hissediyorlar...

Kadınlarım kalkınmanın mihenk taşı. Kağnıyla cepheye mermi taşıyan Nene Hatun'un kızı şimdi araba tasarlıyor. Her biri bir Kara Fatma. Onun kadar hırslılar ve onun kadar gözleri kara. Tek fark, silah olarak omuzlarında tüfek değil, çağdaşlığı ve ulus bilincini taşıyorlar. Sokmuyorlar vatana emperyalizmi.

Feodal yapı çoktan yıkılmış, Ne çocuk gelin var ne de zoraki evlilik… Sende sevmiştin. Severdin aşk şiirlerini, aşkı anlatan şarkıları. Tam istediğin gibi işte, seven sevdiğiyle beraber.

Her şey tam istediğin gibi kimse kimsenin karşısında eğilip bükülmüyor. Hele adaletin karşısında kesinlikle ağalık, beylik yok. Rüşvete, torpile aman verilmiyor.

Ve çocuklar. Türkmen'in, Kürt'ün, Laz'ın, Çerkez'in çocukları. Hepsi her sabah okul kapısının önünde yanyana. "Ne mutlu Türk'üm diyene" diye bağırdıklarında onlarla beraber bizde yaşıyoruz birliğin hazzını. Daha o yaşta ismimizi yarına taşıyacak olmanın heyecanı içerisindeler.

Ve ben, bu derece korkmuyorum 10 Kasım'dan, bu derece korkmuyorum yokluğun ile yüzleşmekten.

Sen yoksun… Her şey çok çirkin.

Atam, bu yazıyı sana herkesin en derin uykusunda olduğu bir zaman diliminde yazıyorum.

Bugün 9 Kasım, saat 04:35.

Çok yalnız hissediyorum kendimi.

Okan Kilit