Dolmuşun arka koltuğunda dört arkadaş oturuyor, onların önünde oturan ise çocukluktan gençliğe yeni yeni adım atan bir kardeşimiz.

Dört arkadaş, genç kardeşimize agresif şekilde bir şeyler soruyorlar.

Kardeşimizden cevap yok, çünkü işitme engelli.

O sual her neyse bu defa daha hararetli şekilde soruyorlar.

Kardeşimiz tedirgin hareketlerle işitme engelli olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Ama ne fayda! En basit dert bile anlamak istemeyene anlatılamaz.

İçlerinden bir tanesi yumruklamaya başlıyor genç kardeşimizi, sonra diğeri, sonra öteki....

Dolmuş şoförü durduruyor dolmuşu ve olaya müdahale ediyor. Olay sona erdiğinde işitme engelli kardeşimizin yüzü darmadağın!

Evet, bizim ülkemizde yaşandı bu olay ve işitme engelli kardeşimizi kıyasıya döven yamyamlar ne yazık ki Anadolu toprağında yetişti.

Bir tarafımızda bunlar var. İki bacağını kaybetmiş gazimizi ailesinin yanında tartaklayanlar, İşitme engelli kardeşimizi sordukları suale cevap veremedi diye kıyasıya dövenler, ufak bir tartışma da gazimize "Keşke geberseydin" diyenler…

Diğer tarafımızda ise Devrim.

Devrim Ayşe Gürbulak, işitme engelli kardeşlerimizin sorunlarını İnciraltı Engelliler Ormanında düzenlenen piknikte duydu. Dili öğrendi. Türkiye'yi bilmem ama İzmir'in ailesinde işitme engelli bulunmayan ilk işaret dili öğretmeni oldu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözünü aklına kazıyarak göreve başladı. Gelecek nesiller onun eseri olacaktı.

Öğretmenliği sadece bilgi verme işi olarak görmedi, öğretmenlik bir duruştu!

"Şehitler İçin Çal" projesine katıldı. İşitme engelli kardeşlerimiz Şehit Fethi Sekin'in ağıdını onun mimiklerinden, ellerinden dinledi.

Kendisini milliyetçi sanan bazı klavye şovmenleri onun ismi ile uğraşırken, o başka bir uğraş içerisindeydi. Kilis Türkmen Kampına bir kamyon dolusu giyim ve gıda yardımı yaptı.

( Kamyonun önünde poz vermedi, kimse duymadı.)

Sözlük yaptı sözlük! 5400 kelimeli işaret dili CD'si hazırladı.

Okuma yazma öğretti. İşitme engelliler Türkçe yazımı okuyamaz onların gramerinde olmalı dedi ama sadece anlatmak yetmezdi, göstermek içinde kitap çevirdi.

İşi gücü bıraktı aracılık yaptı. Bir çok engelli ve mağdur kardeşimize kurumsal firmalarda iş buldu.

Yanmayan ocağa yakıt taşıdı, üstü olmayan çocuğu giydirdi, ışığı sönen umutların elektrik faturasını ödedi, yetmedi ev döşedi…

Mardin'e, Van'a, Soma'ya kırtasiye malzemesi, kitap, oyuncak taşıdı.

Seminerler verdi, Kendi masraflarını karşılayarak ilçe ilçe , şehir şehir gezdi işitme engellilerin sesini daha çok kişi duysun diye gönüllü tercümanlık yaptı, ara bulucu oldu.

Milletini kendisinden bir parça olarak gördü. Çilesine ne bana ne dedi, ne de yüzünü çevirdi. Yorgun düştüğü zamanlarda bile yüzünden gülümsemesini, sabrını eksik etmedi.

Dernek kurdu, Dezavantajlılara Katkı Derneği, Kadına, çocuğa, mağdura, işsize, engelliye, belki bir umut daha sunmak için, belki kapılara dayanıp biz geldik, bir olup geldik demek için

Evet, bir tarafımızda yamyamlar var, diğer tarafımızda Devrim Ayşe öğretmen ve devrimleri.

Bizler ortada olanlarız, diğer tarafın mücadelesini görmezden gelerek, etliye sütlüye karışmadan yamyamlara sövünce her şeyin düzeleceğini umanlar. Çünkü diğer taraf zahmetli.

Her gün birbirinden iğrenç olayların manşetlerimize düşmesinin sebebi sizce ne?

Devrim Ayşe ve devrimler zihinlerde devrimi gerçekleştirmek için bizleri bekliyor. Ya yanlarında yer alacağız, ya da böyle yaşamaya alışacağız.

Bu memleket bu devrim gerçekleşmeden düzelmez.

Okan Kilit