Malumunuz, başta Avrupa ve Amerika olmak üzere tüm dünyanın kıskandığı, bizim seviyemize erişemedikleri için Japonların harakiri yaptığı bir ülkemiz var artık.

Nasıl kıskanmasınlar;
Amerika'da gıda reyonları boş, Almanya'da babalar çocuklarına pantolon alamadıkları için intihar ediyor… Durum böyle olunca fesatlıklarından çatlıyorlar ve bize de nazar değiyor.

Öyle çok ciddiye alınması gereken bir durum yok ama yine de ilginç olaylar var.

Durup dururken kar yağdı mesela.
Tamam kabul, öyle az buz yağmadı ama bizim gibi bir süper gücü etkileyemez.

Gerçi Ulaştırma Bakanlığı'nın sorumluluğunda olan İstanbul Ankara kara yolu kapandı, insanlar mahsur kaldı hatta yetkililer bile İstanbul'a kara yolundan gidemedi ama malum Türk Tipi Başkanlık sisteminde çareler tükenmez, kara yolundan gidemiyorsan hava yolu var…

Onun için yetkililer uçakla İstanbul'a gitti.
Gittiler gitmesin ama yeni yapılan, dünyanın en büyük, en görkemli, en prestijli, en modern, en havalı, en fiyakalı havalimanlarından biri olan yeni yaptırdığımız İstanbul Havalimanı'nda kar yüzünden kargo binasının tavanı çöktü…
Diyorum ya, nazar var nazar!…
Onun için Atatürk Havalimanı'na iniş yapma mecburiyetinde kalındı.
Hani şu beğenmeyip kapattığımız İstanbul'daki eski havalimanı var ya… İşte oraya.
Çağ atladık deyince birileri burun kıvırıyor…
Bundan daha büyük kanıt olur mu?
Herkes bizi kıskanacak kadar bir süper güç olmasak, eskiden de dünyanın en önemli havalimanlarından biri olan Atatürk havalimanını kapatıp yeni bir havalimanı yapabilir miydik?

Neyse sadece bu kadarla da kalmadı, elin Fars'ı durup dururken gaz musluğunu kapattı.
Onun için tasarruf yapmamız gerekti. Dolayısıyla sanayi bölgelerine doğalgaz vermiyoruz.
Sadece doğal gaz da değil, aynı zamanda elektrik de…
Tasarruf yapmayıp da ne yapsaydık, doğal gaza, elektriğe %150 zam yapıp vatandaşımızı mı bunaltsaydık?
Kendi görünmeyen uçaklarını, uçan arabalarını üreten, kendi üretimi elektrikli otomobil ile yollarında tüm ithal arabaları silip süpüren bir ekonomi devi için biraz doğal gaz, elektrik kesilmiş, lafı mı olur?
Hemi de bakın ne güzel, çalışanlara hiç yoktan üç gün izin çıktı.
Ama hala ‚ücretsiz ama' diye burun kıvıran nankörler var, ama demokrasi böyle bir şey işte, asla herkesi memnun edemezsin.
Gerçi istesek parayı basıp başkasından alabilirdik muhakkak veya Karadeniz'de bulduğumuz gaz yataklarımızdan vatandaşa kendi gazımızı verebilirdik ama gerek yok öyle hava atmaya.
Şimdi birileri yine başlar ‚Sene 2022, Yeni Türkiye, nasıl olur…' diye vıkvık yapmaya ama biz bir lafa bakarız bir de lafı diyene.

Evet kardeşim, yeni Türkiye bu!
Sadece ekonomide, sanayide çağ atlamadık.
Hukuk, demokrasi, ifade özgürlüğü…
Yes yeni seviyelere taşındık ülke olarak.

Yok öyle artık isteyenin istediği gibi atasözü paylaşması, şarkı sözü yazması.
Yok öyle artık çalgıcı bozuntularının kafasına göre tweet atması.
Herkes haddini bilecek, bilmeyenin dilini koparırız!

Sonra birileri kalkıyor yok ifade özgürlüğü, yok bilmem ne, sanki bu kısıtlamalar tek bizde varmış gibi.
Bak Trump bile kafasına göre tweet atabiliyor, facebook'ta paylaşım yapabiliyor mu?
Üstelik herif eski ABD başkanı!!!

Onun için siz siz olun, böyle yapay gündemlerle meşgul olmayın.
Karmış, havalanıymış, ifade özgürlüğüymüş, ekonomiymiş, şuymuş, buymuş…
Bunlar bizim gibi süper güç bir ülkenin üzerinde durmaya değmeyeceği konular
Asıl odaklanmamız gereken çok daha önemli konu var;

Ekrem balık yedi mi, yemedi mi?