MHP icerisinde 1 Kasım'dan sonra gelişen muhalif hareket hala bir sonuç alabilmiş değil. 7-8 ay gibi uzunca bir süredir devam eden bu mücadelenin bir takım yan etkileri de görülüyor. Biraz bu yan etkilere değinmekte fayda görüyorum. 

19 Haziran kongresinin hemen öncesinde muhalif adaylar arasında başlayan birbirini suçlamalar, 24 Haziran tarihli tedbir kararı sonrası artmışa benziyor. Özellikle Sİnan Oğan ve Koray Aydın cephesinden Meral Akşener ve ekibine yönelik olarak geliştirilen suçlamalar meselenin ciddiyetini ve önemini gösteriyor. Oğan ve Aydın'ın henüz kongre salonundayken bu kararların iptal edilebileceğine ilişkin söylemleri ile nereye varmak istediklerini açıklamaları gerekiyor. Balgat yönetiminin her hal ve şartta bu Kongre sonucunu mahkemeye götüreceğini bilmelerine karşılık, bu adayların genel merkezin elini kuvvetlendirecek açıklamalara imza atmaları şimdiye kadar ortaya koydukları mücadeleye aykırı olmuştur.

Mevcut adayların birbirleri ile rekabet ediyor olmaları anlaşılabilir bir durumdur. Eğer kongre toplama süreci bu kadar uzun sürmüş olmasaydı, adaylar arasındaki rekabetin demokratik olgunluğa uygun bir şekilde gerçekleşebileceği görülüyor. Ancak 7-8 ay gibi bir süre boyunca adayların yoğun bir tempo içerisinde devam ediyor olmaları iki olumsuzluğa sebep oldu. Birincisi adaylarda ister istemez bir stres birikimi oldu. Maddi ve manevi olarak yoğun bir çaba içerisinde olmak yıpratıcı oldu ve bunun sonucunda adaylardaki bir şeyler elde etme isteği arttı. İkinci olarak da, adayların çevrelerinde oluşan ekiplerde aidiyet duygusunda büyük bir artış oldu. 7-8 ay boyunca birlikte yoğun mesai harcayan ekipler birbirlerine daha çok bağlandılar ve diğer adayları destekleyen insanlarla, arkadaşlarıyla bile, farklı diyaloglara girmeye başladılar.

Yarışa daha geç giren Ümit Özdağ'ın Oğan ve Aydın'a göre bahsettiğim olumsuzluklardan daha az etkilendiği yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor. O zaman ortaya pratikte uygulanabilecek tek bir çözüm kalıyor: Hem delege bazında, hem de halk desteği anlamında diğer adayların toplamından fazla bir desteğe sahip olan Akşener ile Ümit Özdağ'ın birleşmeleri. Gönül ister ki bütün muhalif adayları tek bir çatı altında birleştirmek mümkün olabilseydi. Ancak özellikle adayların ve ekiplerinin yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü Ümit Hoca'nın yapabileceği türden bir fedakarlığı yapabilmeleri pratikte mümkün gözükmüyor. 

Eğer seçimli bir kongre yapılabilirse, Akşener'in genel başkan olacaği MHP'de Ümit Özdağ'a Meclis Grup Başkanı olarak çok önemli görevler düşecektir. Pratik olarak yapılabilecek tek şey Özdağ'ın Akşener lehine feragat etmesidir. Bunun etkisiyle diğer adaylar ya yarıştan çekilirler, ya da çok daha güçsüz ve etkisiz bir hale gelirler. Böyle bir durumda, Bahçeli'nin de eli kolu bağlanır.