Ülkücüler hep ideal peşinde koşarlar. Ancak hedefledikleri idealin içini nedense bir türlü dolduramıyorlar. Demokrasi, hukuk devleti liyakat vb. evrensel değerleri ifade ederler. Bu değerlerin hiçbirini de büyük çoğunluğu içselleştirmez.

Ülkücüler, parti kurmakla hedefe ulaşacağını zannederler. Her kurdukları parti onlarıhayal kırıklığına uğratır.

Peki burada şu soruyu sormak lazım, suç partilerde mi yoksa ülkücülerin demokrasi, liyakat , hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi değerleri içselleştirememesinden mi kaynaklanıyor?

Zafer Partisinin kuruluş gerekçeleri ile kısa süre içinde yaşanılanlar bir daha gösterdi ki parti kurmayla dava partisi olunmuyor. Lider egemen anlayışın peşinden koşmakla davaya değil lidere hizmet ediliyor.

Hal böyle olunca ülkücüler hangi siyasi yapıda olursa olsun demokrasinin evrensel değerlerini önce içselleştirmek ve akabinde kendi kurumlarındauygulamak zorundadırlar.

Başarının anahtarı bu değerleri önce içselleştirmekten geçiyor. Yoksa ucube partiler yasası ve biat kültürüyle yoğrulmuş genelde toplum özelde ülkücüler bu cenderenin içinde kalmaya mahkumdurlar.

Ülkücüler düzene başkaldırarak zihni devrimi yaparak özgürleşebilseler, bu saydıklarımızın hepsi gerçekleşir.

İYİ PARTİ ise bir kitle partisidir. Dolayısıyla orada ideoloji değil Türk milleti ve devletinin kırmızı çizgileri esas alınmıştır. Adı geçen değerleri partimizde tam anlamıyla hayata geçirebilmekte en büyük ödevimizdir. Bu yaklaşım bir süreç gerektiriyor. İnşallah o'da olur.