Ülkemizde genellikle iktidarlar belirli aralıklarla oluşan ekonomik krizler nedeniyle değişmektedir. Çünkü; Muhalefet partileri, Devlet gücünü siyasi menfaatleri için hoyratça kullanan iktidarları kriz olmadan değiştirme gücü bulamazlar. Daha doğrusu vatandaşımız kriz olmadıkça iktidarın kötü politikalarına ses yükseltebilecek özgüvene sahip değildir. Kamu kaynaklarının birilerine peşkeş çekilmesi, yolsuzluklar, yanlış atamalar, iktidarların yargı gücünü etkisi altına alarak yaptığı haksız cezalandırmalar gibi haksızlıklara çoğu zaman sessiz kalır vatandaşımız. Sadece kendi kesesi etkilendiğinde sesini yükseltir. 2001 krizinde de bunu net biçimde yaşamıştık. Demirel'in bu konuda meşhur bir sözü bile vardır; "Boş tencere iktidarı devirir." diye.

Son üç yıldır ülkemizde yaşanan ekonomik buhran da gözüktüğü kadarıyla 20 yıllık Akparti iktidarına son verecektir. İktidar, tüm devlet erk'inin gücünü kullanarak, ana akım medyanın büyük kısmı ile algı oluşturmaya çalışarak bile bu sondan kaçamayacaktır anlaşılan.

Benim üzüldüğüm nokta da tam olarak budur. Ülkenin uzun yıllarda oluşturduğu kazanımları hoyratça savuran, adalet kavramını ayaklar altına alan, kamu kurumlarının saygınlığını ve güvenilirliğini tarihinin en düşük seviyesine indiren bu iktidarın sadece "tencere" nedeniyle gidecek olması geleceğimiz için umut kırıcıdır. İnsanımız;"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." şiarıyla hareket ettikçe bu ülkede "Balı tutunca parmağını yalamak" isteyen yönetim anlayışı bitmeyecektir...

Kaan ÖZASLAN
09.10.2021