SORMADINIZ DEMEYIN

Genç delikanlı üniversiteyi bitirir bitirmez uluslararası bir sivil toplum kuruluşuna katılarak çalışmaya başlamıştı.

STK, Afrika'da fakir köylülere tarımı öğretmek için çeşitli projeler yürütüyordu.

Delikanlı, üniversiteyi bitirmiş olmasının verdiği özgüvenle birçok şeyi bildiğini düşünüyor, bir an önce çalışmaya başlamak ve fakir Afrikalılar için bir şeyler yapabilmek için büyük bir heyecan duyuyordu.

STK onu çok fakir bir köyde yürütülecek ilk proje için görevlendirdiğinde büyük bir hevesle yola çıktı. Afrikalı köylüler onu samimi bir ilgiyle karşılamıştı.

Proje, bu köyde yaşayan insanlara verimli bir domates türünün yetiştiriciliğini öğretmekti. Böylece köylülerin kısa zamanda daha yüksek miktarda domates üretmeleri mümkün olabilecekti. Bu da fakir köylüler için daha fazla yiyecek ve gelir anlamına geliyordu.

Afrika toprakları o kadar verimliydi ki bu köyde hemen her şey çok güzel büyüyebilirdi. Nitekim kısa sonra domates ekimi yaptıkları arazi kıpkırmızı muhteşem domateslerle kaplanmıştı.

Delikanlı sevinçle ve gururla fakir köylülere "Bakın tarım aslında ne kadar kolay, kısa sürede ne güzel domatesler yetiştirdik" dedi.

Köylüler araziye bakıyorlardı ama doğrusu delikanlı yüz ifadelerinden pek bir şey anlamamıştı. İçinden "Ne kadar da ilgisiz gözüküyorlar" diye geçirdi. Oysa o bu fakir köylüler için ta Dünya'nın öbür ucundan buralara gelmişti.

Domatesler güzel, olgun ve kırmızı olunca bir gece nehirden onlarca su aygırı geldi ve tarlada ne var ne yok hepsini talan etti. Sabah tarlaya gelen delikanlı dehşet içinde köylülere döndü ve ağzından "Aman Tanrım, su aygırları…" cümlesi zorlukla dökülebildi.

Köylüler "Evet, işte bu yüzden burada tarım yok" dediler. Delikanlının şaşkınlığı daha da artmıştı. "İyi ama bunu neden bana söylemediniz?" diye sordu. Köylülerin yüzünde yine o daha önce anlam veremediği ifade vardı.

Köylüler cevap verdi:

"Hiç sormadın ki…"

Siz de bize bu iş nasıl olacak diye hiç sormadınız ki..

Yok yok hakkınızı yemeyelim ilk başta sordunuz rapor istediniz. Sonra mı malum siyasetçi mantığı. Kibrit kutusuna yazarmış eski siyasetçiler kibrit bitince çöpe atarlarmış. Siz de öyle yaptınız.

Hiç sormadınız demiyorum. Sordunuz sonra bildiğinizi (ya da size verilen talimatı) okudunuz.

İktidara (!) giden yoldaşınız değişti. Yolunuz değişti. Yolunuz çıkmaz sokak diye uyarmaya çok önce başladık ama nafile.

Bir defa satan her zaman satar.

Siz saygımızı güvenimizi emeklerimizi yok ettiniz.

Bekleyeceğiz daha ne kadar satacaksınız?

Doğan Ay