Rusya- Ukrayna savaşı başladığından beri ülkemizde solculuğu Rusçuluk zannedenler Rusya devlet ajansı gibi propaganda yapıyor.

Emperyalizmi sadece ABD karşıtlığı zanneden, Rusya ve Çin emperyalizmine karşı en küçük eleştiri yapmayan bu insanlara göre kendileri gibi düşünmeyen herkes ABD uşağı, sadece kendileri antiemperyalist.

Çok net söylüyorum. Rusya taraftarı olmak, Avrasyacılığı savunmak Türk tarihini hiç bilmemektir. Atatürk ve Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini anlamamaktır.

Bugün Rusya'nın hüküm sürdüğü topraklar geçmişte ''Deşt-i Kıpçak'' denilen Türk toprağıydı. Bu bölge Altınorda Türk devletine aitti. Altınorda devletinin kökeni de Cengiz han'ın en büyük oğlu Cuci'ye dayanır. İslam'ı kabul ettikten sonra Türkleşmiş bir Türk devletidir.

Rus çarlığı Altınorda devletinin yıkılmasından sonra kurulmuş ve güçlendikçe Deşt-i Kıpçak ve Orta Asya'daki Türk hanlıklarının bağımsızlığına son vermiş, Türk coğrafyası üzerinde hâkimiyet kurmuştur.

Kısacası Rusya'nın gücünün altında akıttığı milyonlarca Türk kanı vardır.

Rusya Osmanlı'nın da en büyük düşmanlarından biriydi. Son 300 yılda en çok savaştığımız devlet Rusya'dır. Bu yüzden Osmanlı, Rusya tehdidine karşı her zaman Avrupa devletlerini yanında tutmaya çalışmıştır.

Tarihe 93 harbi olarak geçen 1877-78 Osmanlı- Rusya savaşında Rusya ordusu Ayestefanos yani bugünkü Yeşilköy'e kadar girmiş, Avrupa devletlerinin araya girmesiyle geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Atatürk tarihi çok iyi bilen bir liderdi. Askerlik hayatı boyunca doğuyu da batıyı da gördü. Doğuda gördüğü sadece cahillik ve sefaletti. Avrupa'da ise çağdaşlık ve medeniyeti gördü.

Bu yüzden Cumhuriyet'i kurarken Türkiye'nin yönünü batıya çevirdi. İngiltere'de ortaya çıkan Parlamenter sistemi devam ettirdi. Devrimlerin hepsini batıdan aldı. Medeni kanun İsviçre'den, ceza hukuku İtalya'dan, ticaret hukuku Almanya'dan alındı. Laiklik ve üniter devleti Fransız devriminden etkilenerek benimsedi

Kılık, kıyafet devrimini batıdan aldı. Örneğin şapkayı ilk kez 1910 yılında Picardie manevraları için Fransa'ya gittiğinde giydi ve orada giydiği kıyafeti Cumhuriyet'in ilanından sonra devrim olarak gerçekleştirdi.

2 kez çok partili sisteme geçme denemesi yaparak demokrasiyi savundu. Medeni bilgiler kitabında '' ''Demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. 20'inci yüzyıl birçok despot hükümetlerin bu denizde boğulduğunu görmüştür.'' Diyerek hayalinin Avrupa standartlarında çağdaş, demokratik bir Türkiye olduğunu ifade etti.

Atatürk Rusya ile ilişkilerinde ise her zaman dikkat etmiş, Komünizm tehlikesine vurgu yapmıştır. Komünizm'in Türk milletinin geleneklerine, karakterine uymadığını defalarca söylemiştir. Bu yüzden Rusya ile ilişkilerde her zaman denge politikası izlemiştir. Ne çok yakınlaşmıştır, ne de uzak durmuştur. Çünkü o dönemde Türk coğrafyası Rusya'nın hâkimiyetindeydi. Atatürk'ün hayallerinden ve amaçlarından biri Rusya yönetimindeki Türklerin bağımsızlığına kavuşmasıydı.

Rusya ile ilişkilerimiz Atatürk sonrası da dengeli şekilde devam etti. 2. Dünya savaşı sonrası Rusya'nın Kars ve Ardahan'ı istemesi üzerine Türkiye NATO üyesi olarak Rusya'ya karşı kendini korumaya almıştır.

NATO ya nasıl girdiğimiz tartışılır ancak Türkiye'nin NATO üyesi olması yüzyıllardır Rusya ile yaşadığımız sorunun ve Cumhuriyet kurulurken hedefinin batı olarak seçmesinin sonucudur.

Rusya Türk milleti için ABD den daha büyük bir tehlikedir.

Güçlü bir Rusya Karadeniz'in tehdit altında olmasıdır.

Güçlü bir Rusya, Türk devletlerinin bağımsızlığını tekrar kaybetmesidir.

Güçlü bir Rusya, Türkiye'nin doğusunun tehdit altında olmasıdır.

Kısacası Rusya ne kadar güçsüz olursa Türkiye ve Türk devletleri o kadar güçlü olur. Tarih ve mantık bize bunu söylemektedir.

Bu yüzden tekrar söylüyorum: Rusçuluk yapmak Türk tarihini bilmemektir


BARIŞ ATAGÜN