Mankurt Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köle. Mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, başına ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak Güneş altında bırakılır. Deve derisi kurudukça gerilir. Gerilen deri başı mengene gibi sıkar ve inanılmaz acılar vererek aklını yitirmesine neden olur. Böyle bir kişi bilinçsiz ve her istenen şeyi sorgusuzca yapan bir köleye dönüşür.

Son dönemde yaşadığımız gerek toplumsal gerek siyasal olaylar bize bu iki kavramı yeniden hatırlattı.

Kim mankurt kim közkaman?

Bizde mankurt ve közkamanlık artık siyasal partiler ile ortaya çıkıyor. Siyasal parti seçmenleri bilerek bilmeyerek beyinlerini partilerine kaptırdıkları için mankurtlaşma noktasına geliyorlar. Kendilerinden başka herkese düşman gözüyle bakan bazı değerleri sadece kendi partilerinin penceresinden gören bu taban düşünme sorgulama yetisi kaybetmiştir. Aslında psikolojik üstünlük kurma düşüncesi ile farkında olmadan değerleri yok ediyorlar. Mankurtlaşma da bu noktada başlıyor. Oy verdiğiniz veya vermeyi düşünüyorum dediğiniz partinin bütün yanlışlarına kılıf buluyorsanız değerlerimize aykırı görüşler için telif uzmanı olmaya başladıysanız mankurtlaşma da başlamış demektir.

Közkamanlık ise bilinçli bir şekilde değerlere karşı çıkmaktır. Yani Közkamanlıkta bilinçli bir ötekileşme/yozlaşma sürecine girer insan. Mankurtlaştırmada ideolojik bir köleleştirme politikasına maruz kalır.

İki kavram arasındaki temel fark bilinçtir. Bilinçli bir şekilde kendi halkına ihanet eden kişiler "közkaman" olarak nitelendirilebilir. Milletine düşman olmak için özel yetiştirilmiş kişilerdir közkamanlar.

Közkaman ise, bilinçli bir şekilde kendi halkına ihanet eden, bilinçli bir yabancılaşma içinde bulunan, öteki diye tabir edilen ve kimlik kayıbı ile karşı karşıya kalan kişilere denir.

Közkaman bilerek isteyerek toplumu böler çünkü onun için özel yetiştirilmiştir. İnsanları bilerek isteyerek birbirine düşman eder.

Közkamanlar hakkındaki yazısında Berdibayev; "öz halkının has düşmanı olmuş, nihayetinde kardeşlerinin bedduasına uğramış Közkamanlar, tarihin her devrinde arzı endam etmişlerdir. Aslına bakıldığında, Közkamanlık ruhu her zaman dirilmeye hazırdır. Çünkü o uygun bir ortam yakaladığı anda yeniden canlanıp, etrafa dehşet saçacak, kronikleşmiş, korkunç bir hastalıktır."

Görüldüğü gibi közkamanlık her an karşımıza çıkabilecek ihanet örgütleridir. Bunun için günümüzde siyasal yapılar kullanılmaktadır. Siyasal yapılar için bizdendir diye düşünülerek bazı gerçekler görmemezlikten gelinmektedir. Halbuki bizim tek kurtuluşumuz bu siyasal közkamanlardan kurtulmak ile başlar. Uyanıp ayağa kalkmazsak her bir kaç yılda bir közkaman kılık değiştirmiş olarak bizi yönetir/yönetmek ister.

Doğan Ay