Şimdilik elzem olan ''Kazan kazan'' ittifakıdır 

Eğer siz bu sistemi getirip, dayattıysanız; seçtiğiniz hurmalar elbet bir gün tırmalar.
...
Sayın "Muktedir" sen çok seversin "Kazan kazan" demeyi. Ha işte, aynı usulü senin partin de dahil olmak üzere tüm partiler "kazan kazan" stratejisini uygulayacaklar.
...
MHP, AKP lehine İstanbul'da aday çıkarmayacak, AKP de Adana'da MHP lehine aday çıkarmayacak.
...
Diğer partiler de aynı stratejiyi uygulayabilirler.
İYİ PARTİ, CHP lehine İstanbul'da, CHP de Mersin veya Manisa gibi şehirlerde İYİ PARTİ lehine aday çıkarmayabilirler.
...
Mahalli seçimler olduğu için aynı parti "Kazan kazan" mantığı ile üçüncü bir parti ile seçim stratejisi yürütebilir. Diyelim ki CHP aynı zamanda Mardin'de HDP lehine aday çıkarmayabilir; HDP'de İstanbul'da CHP adayını destekleyebilir.
...
Şimdi birileri diyecek ki; İstanbul'da CHP adayı için İYİ PARTİ+CHP+HDP ittifakı mı yapacaklar. Bu ittifak değil; hurmayı yiyenlerin düşünmediği bir olasılık olup, müsebbibi ise yeni sistemin mucidi olanlar yani hurmayı yiyenlerdir.
...
Şahsi görüşüm o ki; mahalli seçimler, ülkemizi antidemokratik "Cumhur ittifakı hegemonyası"ndan ve içine çekildiği girdaptan kurtarabilmek için vesile kılınabilir. Bunun temel amacı da; demokrasimize sahip çıkarak, tek partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin kalıcılığına mani olmak ve doksan yıllık cumhuriyet geleneğimizi, kazanım ve değerlerini tekrar hakim kılmak olmalıdır.
...
Dolayısıyla tek partili; etkinliği, yetkinliği olmayan 600 kişilik tuzluk konumlu meclisli partili Cumhurbaşkanlığı sistemine karşın; HDP gibi yıllarca var olan etnik ayrımcı partilerin etkin ve yetkinliğini kıran "Demokratik Parlamenter Sistem"i her zaman için yeğlerim. Parlamenter demokrasimiz ile ayrımcı patileri yine demokrasinin kuralları içinde terbiye etmek mümkünken; tekeden süt sağan "Bilge" ve efendisinin iradesine bağlı sözde devlet yapılanması, gün gelip de tüm ayrımcı etnik unsurlara "Ne istiyorsanız alabilirsiniz, ne istiyorsanız yapabilirsiniz" demelerine nasıl mani olunacak. Lütfen unutmayız; Sayın "Bilge" AB dayatması olan "Azınlıklar kendi kaderlerini kendileri tayın edebilirler" hükmüne dair anayasal düzenlemeyi kabul edip, altına da imza atmıştır
...
Bu nedenle ülkemizin ve demokrasimizin geleceği için HDP'nin varlığından ziyade "Balgat müdavimleri +AKP" ittifakının başımıza açtığı bela örneklerinden hareketle muhtemel olan daha beterlerinden çekinmemiz, tedbirlerini almamız gerekir.
....
Lütfen şunu hiç unutmayalım ki; Cumhur ittifakı, HDP'nin varlığını, sürdürdükleri siyaset için güç kaynağı görüp, güç toplamak için kum torbası olarak kullanıyor. İşte onun içindir ki; Cumhur ittifakı, kendisi dışındaki tüm ittifak seçeneklerini; sadece ve sadece HDP'nin de kendilerine muhalif olması nedeniyle onun üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Umurunuzda bile olmasın; devletimizin, milletimizin ve evlatlarımızın istikbali için her türlü ittifak bence elzemdir.


İsmail Saymaz
Bu toplumu İsmail Saymaz gibi başarılı bir gazeteciden mahrum ettiler. Belgelerle konuştuğu için karşısında sürekli mahcup olanlar muktedirin askerleriydi; dayanamadılar. Sayın ''Muktedir'' devreye girdi, tüm TV kanallarına kırmızı hattan talimat verilip, ekranlar İsmail Saymaz'a kapatıldı.

Sorduğu sorunun cevabının bizatihi kendisinin olması hali
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Kemal Derviş ile ilişkisini kamuoyuyla paylaşırsa iyi olur" diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt verdi. Öztrak, "Beni ülkemin Hazinesi'ne müsteşar olarak atayan kararnamenin altında Sayın Bahçeli'nin imzası vardır. Dolayısıyla kendi iradesi ve imzasıyla kurulan bu ilişkinin bakan bürokrat ilişkisinden başka bir şey olamayacağını da en iyi bilmesi gereken Sayın Bahçeli'nin kendisidir" dedi.Öztrak, MHP lideri Bahçeli'nin kendisine yönelik sözleri üzerine yazılı bir açıklama yaptı. "Bahçeli, kendisine yöneltilen McKinsey ile ilgili soruya cevap vermek yerine, bana Sayın Kemal Derviş'le olan ilişkimin sorulmasını istemiş. Aslında bunu en iyi bilmesi gereken kendisidir çünkü Sayın Bahçeli, dünyada tanınan bir bilim adamı ve uluslararası bir kuruluşta üst düzey bürokrat olan Sayın Derviş'i Türkiye'ye davet edip bakanlık teklif eden koalisyonun ortağıdır" diyen Öztrak, şöyle devam etti: Ancak dünkü değerlendirmesinden sonra Sayın Bahçeli, kendisini Sayın Derviş'in kabineye dışarıdan bakan atanmasını kabul etme ve yine kendisini bu süreçte kendi Bakan arkadaşlarını dahi feda etme, noktasına getiren ilişkinin ne olduğunu kamuoyuna açıklama borcu altına girmiştir.
Kaynak;Haber3
...
Ne kadar komik değil mi. Bir insan nasıl olur da; sorduğu sorunun muhatabının bizatihi kendisinin olduğunu bile bile yine de soruyu sormak ister. Belki de kendi ''Kahramanlığını'' hatırlatmak içindir. Var mı bundan başka izahı.

Mehmet Soral

soralmehmet{a}gmail.com