Türkiye'nin kaderini etkileyecek genel seçimler yaklaşırken muhalefet partileri arasındaki ittifak genişlemeye ve güçlenmeye devam ediyor.

Son olarak 6 siyasi partinin aynı masada buluşup ortak bir yol izleyeceklerini açıklamaları muhalefet ve ülkemiz için önemlidir.

6 muhalefet partisi yaptığı ortak açıklamada parlamenter sisteme dönüş konusunda hemfikir olduklarını, herkesin özgürce fikrini savunabildiği, barış, huzur ve demokrasi gibi evrensel insanlık değerlerin var olduğu bir Türkiye için çalışacaklarını söylediler.

Yapılan açıklama genel ve herkesin gönlünden geçen istekler olsa da böyle bir açıklamanın yapılması bile önemlidir. Çünkü öyle bir dönemdeyiz ki en basit demokratik hakları bile savunmak teröristlikle eş tutuluyor.

Bu yüzden muhalefetin yaptığı ortak açıklamayı doğru buluyorum ve destekliyorum.

Muhalefet içinden bir kesim bu ittifakı eleştiriyor. Eleştiriler yoğun olarak Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu üzerinde toplanmış durumda… Bu iki siyasetçinin geçmişte AKP de olduğu, çözüm sürecini destekledikleri vurgulanıyor.

Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan üzerinden ittifakı eleştirenler bir şeyi unutuyorlar.

Muhalefet partilerinin biz her konuda aynı fikirdeyiz, iktidar değiştikten sonra da her zaman kol kola ilerleyeceğiz diye bir şey yok. Böyle bir şeyin pratikte gerçekleşmesi de mümkün değil. Çünkü ittifak içindeki partiler birbirine benzemeyen partiler. Her birinin savunduğu görüş ve siyaset farklı.

Birbirlerinden çok farklı olduklarını bile bile yan yana geldiler ve Parlamenter sistem konusunda ittifak yaptıklarını açıkladılar. Yani bu ittifak herkesin fedakârlık yaptığı bir ittifaktır.

Bu ittifakı kurtuluş savaşı sırasındaki 1. Meclis'e benzetebiliriz.

Birinci Meclisteki herkes Cumhuriyetçi değildi. İslamcısı da vardı, saltanatçısı da vardı, saltanat karşıtları da vardı. Kısacası birbirlerine benzemeyen insanların oluşturduğu bir meclisti. Bu insanları bir araya getiren ortak duygu bağımsızlıktı.

Şartlar bakımından elbette bugünle kıyaslanamaz ama bugün de Türkiye Cumhuriyeti bir rejim sorunu yaşamaktadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bugünkü Başkanlık sistemi Türk tarihinin hiçbir döneminde olmadı.Tarihimizde güçlü ikinci adamlar, Sadrazamlar vardır. Kültürümüzde meşveret ile sorunları çözmek vardır. Bu ayrıca da İslam'ın da bir emridir.

Olaya bu açıdan bakılırsa tüm siyasi kavgaların boş ve anlamsız olduğu görülecektir. Şu anda Türkiye'nin acilen yaklaşık 150 yıllık geçmişi olan Parlamenter sisteme dönmesi gerekir. Siyasi kavgalar, anlaşmazlıklar ancak parlamenter sisteme dönüşten sonra anlamlı olabilir.

İnsanların özgürce fikirlerini söyleyemedikleri, toplumun kutuplaştığı, insanların devletten korktuğu ve güvensizlik yaşadığı bir Türkiye'de hiçbir sorun çözülemez.