Okunur, okunmaz, okuyan beğenir ya da beğenmez Sedat PEKER hakkında düşündüklerimi yazmaya karar verdim… Öncelikle biraz kendimden bahsedeyim ve baştan birkaç şey açıklayayım… Türk Milliyetçisiyim… Bir Türk evladı ve Türk Milliyetçisi olmaktan dolayı her zaman iftihar ettim… Çocukluktan gençliğe, gençlikten belli bir döneme kadar Türk Milliyetçiliğini temsil ettiğine inandığım önce Ülku Ocakları akabinde Milliyetçi Hareket Partisi'nde gönüllü/yönetici görev yaptım… Maziye bakınca pişman değilim… Ama birkaç yıl önce Ülkü Ocakları hassasiyetlerimi korumakla beraber herhangi bir siyasi partiyle bir gönül bağım bulunmamaktadır… Bu paragraf gereksizdi; ama linç kültürü toplumumuzun zevk araçlarından biri haline döndüğü için bir altyazı geçmek ihtiyacı doğurdu bende… (Yazar burada beni linç etmeyin diyor)

Yıllar önce "Ülkücüler" isimli belgeselde Yusuf Hoca (Yusuf Ziya ARPACIK) şöyle bir cümle kurmuştu… "Ülkücülerin kullanım hakkı, Türk Milleti'ne aittir…" derken ülkücülerin misyonunu, vatan millet hissiyatını bir cümleyle söylemişti… Bu cümleyle aynı zamanda "Devlet, Ülkücüleri kullandı mı?" sorusuna yıllardır aranan cevabi da vermişti…

Ne alaka peki Sedat PEKER?

Sedat PEKER, çocukluğumda adını duyduğum bir efsaneydi… Mafya, kabadayı ya da adı her neyse, ünvanı da buydu… Efsaneliği ise şuradan gelirdi (bana göre)… Kadına tecavüz edilmiş, tecavüz edeni öldürmüş, dövmüş vs vs… Torbacılara dayak atıyor vs vs… Coluk çocuğa elini uzatanın elini kıran bir adam… Düşününce ne önemi var ki, ne iş yaptığının diyorsunuz… Hiç ikiyüzlülük yapmayın… Rahmetli Özgecan ASLAN kardeşimizin, katili, pisliği Adana Cezaevi'nde yatan bir Ülkücü gebertmişti… Ellerine sağlık… Yani demem o ki, yüreğimizi sancıtan, acıtan, toplumda infial yaratan yukarda örneklerini verdiğim hadiselerde hep cezaevinde yatan Ülkücüler yapar gereğini… Bizde alkışlarız… Aslında Sedat PEKER de bu minvalde böyleydi, en azından benim gözümde…

Buradan bakınca hiç ikiyüzlülük yapmayacağım, ki beyan da ettim, mazide sempatim vardı Sedat PEKER'e… Ama örnegin bir Abdullah ÇATLI asla değildi… Mafyaydı sonuçta, aslında kabadayı da değildi…

Herkes tarafından bilinen bir şeydir, doğrudur genellikle mafya babaları, kabadayılar ülkücü olurlar… Burada bir dip not düşmek istiyorum… Ülkücü, Milliyetçi Hareket'ten mafya çıkmaz… Bir kere zihinlerinizdeki o algıyı artık değiştirmek gerek… Hiç kimse de mafya olmak için Ülkücü olmaz… Bu kesindir…

Ozturkler.com'da yazardı Sedat PEKER, Türkçü, Turancı bir adam olarak da hafızalarımızda yer etti… Taa ki Ergenekon kumpasında yargılanana, tutuklanana, bir süre ceza yatana ve tahliye edilene kadar… Her ne olduysa bir anda; o, salıverilirken, paşaların, subayların çoğu tutsaklıklarına devam ediyordu… Okur mu, bu yazı kendisine ulaşır mı? Bilemem… Cevap vermeğe tenezzül eder mi? Yine bilemem… Lakin yeri gelmişken serbest kalışını iktidar partisiyle anlaşma yaptığına bağlamıştım… Bu düşüncemi çürütecek de sağ olsun hiçbir şey yapmadi, bilakis mitingler dahi yaptı, oy toplamak için… Dolayisiyla kendisine sempatim de bitmişti o düşünce itibariyle…

Yine bir açıklama ihtiyacı doğdu… Bilinen bir şey vardır ki, devlet bazen pis işlerini, işte bu tarz adamlara yaptırırlar… Gereklidir, olmalıdır ve bu adam bu işleri yapmalıdır… Elbette!

Ancak Sedat PEKER yaklaşık 2 aydır öyle şeyler anlatıyor ki; anlattıklarının sade yüzde 1'i dahi doğru olsa benim gözümde kendisi ne milliyetçisi, ne turancısı, ne vatanperveri ya hu düpedüz işbirlikçi haindir… Yani kusura bakmayın Sedat PEKER, zira yıllarca vatan millet edebiyatı ile hepimizi bir güzel uyutmuşsunuz işte… Anlattıklarından bunlar çıkıyor…

Gelgelelim Sedat PEKER bu itirafları 2 şeye bağladı…

  • Dünya tatlısı, sağlıkla büyüsünler 2 kız çocuğuna
  • İktidar partisinin kodamanları tarafından satılmışlığı, kandırılmışlığı (kendi söylemi bu yönde)

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki suç şahsidir… Hiç bir eş, hiç bir evlat, suç işleyen eşleri ve ebeveynlerinin günahlarına ortak olamaz… Elbette ki Sedat PEKER de her anne baba gibi evlatları için dünyayı yakar, yakmalıdir da… Ama bunu yaparken de vatan, millet edebiyatı yapmadan yapmalı, zira kendi beyanıdır, o bir kurtarıcı değildir ilaveten dönüş biletini yaktıkları için ortalık bir anda itiraf videoları ile bezendi…

Türk olan, Türk doğan, Türk toplumunun içinde kendince kimliği olan bir Türk kadını, gelecekte de Türk annesi olacak biri olarak, Sedat PEKER'in çocukları benim çocuklarımdır, huzurları, sağlıkları, gelecekleri maddi manevi yettiğince boynumun borcudur ve o iki sabi için ziyadesiyle kaygılanıyorum umarım bu hesaplaşma arasında ziyan edilmezler, zira çocuklarınızın bu meselelerde zerre günahı yoktur, eşinizin de…

Dolayisiyla, Sedat PEKER'e çağrımdır:

  • Madem ki bu kadar şeye şahitsiniz, ortağısınız, olayların failisiniz; öyleyse, kendiniz ülkeye gelemiyorsanız, avukatınız aracılığıyla tipki kardeşiniz gibi halihazırda imkanlarınızdan faydalanarak savcılığa başvurunuz…
  • Alet olduğunuz ve 2 aydır anlattığınız tüm suç ortaklıklarınız sebebiyle vatan millet edebiyatı yapmayınız…

Kendisine benim gibi, herkesin de "bu nasıl vatan, devlet sevgisi, her pisliğin içindesin ya da görmüş, susmuşsun"denildiğinde; su cevabi vermişti:

HER GÖRDÜĞÜNÜZÜ ANLATIYOR MUSUNUZ?

Elbette her gördüğümüzü anlatmayız, ama rahmetli Gazi Paşa'nin dediği gibi: Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır… Sedat PEKER, sizin için mevzubahis vatan olmamış, en azından Ergenekon tutuklusuyken, tahliye edildikten sonraki döneminizde…

Bir insan ayni anda hem vatanperver, milliyetperver olup, ayni anda videolarınızda anlattığınız olayların faili, ortağı, şahidi olamaz… Çok net… Ama yine de tarihe nasıl geçeceğinize, tarih yazıcılar karar verecek bu da başka bir konu… Ancak benim vicdanımda, eski yerinizde değilsiniz…

Öte yandan her şeye rağmen (dönüş biletinizi yakılmasına rağmen) nihayetinde her şeyi anlattığınız için size teşekkürler… Anlatmanın yeterli olmayacağını, bilek, parmak kesmenin diyet olamayacaığını biliyorsunuz, tüm bunları ispat etmenin yolu, tüm kamuoyunun önüne sermişken avukatınız vasıtasıyla yargıya başvurmak…

MUDDEİ İDDİASINI İSPATLAMAKLA MÜKELLEFTİR.

Öte yandan Sn Cumhurbaşkanının bu meselelerle alakalı hukuk nezdinde gereğinin yapılması talimatını canı gönülden bekliyorum… Mahkemeler, adalet bu isin tek paklayıcısıdır… Siyasi hayatı boyunca seversiniz/sevmezsiniz, desteklersiniz/desteklemezsiniz ama risk alıp da yoluna devam eden tek siyasi lider Tayyip ERDOĞAN'dır… Sn Cumhurbaşkanı, bu özelliğiniz ile toplumun önemli bir kesiminin desteğini arkasına alan biri olarak ve cumhurun ve devletin başı olarak bu iddiaları en şeffaf haliyle çürütülmesi için adli merciilere talimat verme yetkinizi kullanmanız yerinde olacaktır…

Son olarak benim tarafım Sedat PEKER'in çocuklarından yanadır… Ve elbetteki sonsuza dek Türkiye Cumhuriyeti, yoksa aile arasındaki kavga zerre umrumda değil, yiyin birbirinizi ama hukuk önünde de hesap verin artık…