​SADECE MÜLTECİ SORUNU MU?

Türkiye için çok tehlikeli gelişmeler oluyor. Muhacir ensar diye ortalıkta dolaşan söylemler sadece göz boyama. Bir yerlerden düğmeye basıldı ve malum gösteriye izin çıktı.  Iyi güzel de bu işin sonu nereye dayanır?

Basit bir gösteri mi yapılan yoksa Türkiye Cumhuriyeti'ne kafa tutmak mıdır? 

Olayı değerlendirirken öncelikle bu soruya cevap bulunmalı. Büyük tezgah kuruldu mu artık dersiniz?

Türkiye yanlış politikalar sonucu ortadoğu bataklığına saplandı. Sınırlarımız uzun bir süre yol geçen hanına döndü. Giren çıkan belli değil. Ülkeye mülteci adıyla girenlerin inanıyorum ki na sayısı belli ne de kimlikleri.

Turkiye'nin dört köşesine yayılmış kimin nerede yaşadığı belli olmayan her türlü sosyal haklarda bizden önde tutulan suriyeli muhacir olayı başımızı daha çok ağrıtacak. 

Aşağıdaki satırları dikkatlice okursanız nasıl bir bela içine çekilmek istenildigimizi de anlarsınız. 

Pakistanlı uzman İmtiaz Gül, şöyle diyor:

"...Türkiye, Suriye’de fazla düşünmeden çok büyük bir işe girişti. Yapılacak en iyi şey, Pakistan’ın yaptığını yapmamak. Örneğin, Pakistan gelen mültecileri kayıt altına almamıştı, ülkenin her yanına yayılmalarına izin vermişti. Pakistan’ın sınır sorunu vardı, pek çok Afgan elini kolunu sallayarak gelip gidiyorlardı. Bugün bile 1.8 milyon kayıtlı mülteci ve en az 1.5 milyon kayıtsızı var. Türkiye dikkatli bir strateji uygulamalı. Onların IŞİD, El Kaide Nusra için sığınak olmalarına izin vermemeli. Pakistan’da mülteci toplumunu kullandılar. Sonuçları feci oldu. Sığınmacılara üzülebiliriz ama kalmaları için özel olarak teşvik edilmemeliler."

Dün Pakistan'ın yaşadığı ile bugün bizim yaşadığımız ne kadar benziyor. Âdeta araya karbon kağıdı konmuş resmedilmiş. 

Üç ay ömür biçilen Esad başımıza öyle büyük bir açtı ki inanılmaz. 

Mülteci mitingi ile başlayan gerilimin sonu nereye gider? Öyle ne olacak canım üç beş çapulcu diyerek geçiştirilecek durumumuz yok. 

Sizin anlayacağınız bir küçük prova yapıldı. 

Sonucunu bekleyip göreceğiz.

Doğan Ay