Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, "Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm." demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?" Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş…

…..
Çocuğunuz halıya süt döktüğünde acele etmeyin sakince bu öykü aklınıza gelsin . Çok sevdiğiniz bir kişiye karşı sabrınızı korumayı bilin. Öfkenizi kontrol edin. Öfkenizi kontrol edin ki daha sonra telafisi imkansız hatalar yapmayın. Ani karalar vermeyin önce biraz düşünün. Kamyon kaportası tamir edilebilir hatta yenilenebilir ya kırılan kemikler …

İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Hata bizler için unutmayın. Düşünmeden yapılan şeyler, insanı bir ömür boyu rahatsız edebilir. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün.

Bir anlık öfke ile kırdığımız nice sevdiklerimiz vardır çevremizde öyle değil mi? Peki hiç düşündük mü niye diye? Niye kırdık?

Niye azarladık?

Niye düşman olduk?

Değdi mi sizce? Bir anlık öfke ve o öfkenin sonucu ortaya çıkan durum…

Değmedi diyorsanız birbirimizi kırmadan yaşamayı öğrenmemiz gerekir.

Harekete geçmeden düşünmeyi
attığı adımın sonuçlarını ölçüp tartmayı ve sonra karar vermeyi öğrenmek için daha çok acı çekmeye gerek yok.

Önce sabır…

Ön yargılardan arınmış bir sabır ile kim bilir belki kaybettiğimiz kardeşlerimizi kardeşliğimizi yeniden kazanabiliriz…

Belki ama denemeye değer...

Doğan Ay