Ister fiziki ister zihni ister siyasi olsun her büyük hayal kırıklığı hak ettiğimiz için bize musallat olmuştur. Inanın hak etmemiş olsaydık bu kadar olumsuzluk başımıza gelmezdi.

Peki bütün bu olumsuzluklar niçin başımıza geldi?

Millet olarak gerçekleri görebilmeyi olayları yorumlarken düşünebilmeyi empati yaparak konuşabilmeyi ve cesurca yazabilmeli suistimal ettik yıllarca. Irademizi bir takım sloganlara bağladık. Belki kolayımıza gitti. Nede olsa bizim için gören bizim için düşünen bizim için konuşan bizim için yazan birileri hep oldu hayatımızda.

Başımız derde girince biraz çırpındık bir şeyler yapmaya çalıştık. Tam kendimiz oluyoruz derken yine birileri çıktı adeta

"siz yorulmayın sizin adınıza her şeyi biz yaparız" dedi. Yine irademizi teslim ettik üç beş aymaz siyasetçinin demogogun eline.

Aman rahatımız bozulmasın yeter.

Zibillikten zevk alma noktasındayız. Koltuk derdi olanları hep vatan derdi olanlarla karıştırdık. Çünkü güzel slogan üretiyorlar. Onlar slogan ürettikçe biz düşüneni konuşanı yazanı yaftaladık: Hain.

Neye kime ihanet ettik?

Sizin çıkarcı koltuk sevdalısı partizan yapınıza. O zaman yaşasın hainlik demek düştü hissemize.

Neye kime ihanet ettik?

Felsefesi olmayan çizgisi rengi olmayan sağa mı? O zaman yaşasın hainlik.

Neyse yazıyı kısa tutayım bugün. Nietzsche ; " Hayal kırıklığına uğramış adam konuşur. Büyük adamlar arayıp durdum ama sadece büyük adam ideallerinin taklitlerini buldum." der.

Galiba büyük adam arama sevdamız bizi daha çok hain yapacak.

Doğan Ay