Dün sosyal medya hesabımdan 10 Temmuz'un neden kabul edildiğine dair bir soru sordum ama cevap alamadım.
Sorduğum soruya cevap vermektense tüzükte bir değil bir kaç maddenin değiştiğine dair yorumlar geldi. 

Evvela şunu söylemek istiyorum.
Balgat ve Saray bu 19 Haziran kurultayında alınan kararların durdurulmasını öyle veya böye yapacaktı. Bir kaç madde değil, baştan söylenildiği gibi sadece bir madde değişse de yapacaktı. Hatta bütün adaylar aslında olması gereken uyumu sergileseler ve herkesi memnun etseler bile yapacaktı.

Bu mahkeme kararının ne derece adil ve hukuki doğru olduğunu tartışmanın lüzumu yok. Hepimiz ülkedeki durumu görüyoruz, nitekim hukuğun gücün fahişesi haline getirilmesi yeni bir olay değil! 

Benim seçim kurultayı tarihi üzerinde durmamın sebebi başka.
Kimseyi suçlamak veya taraf tutmak gibi bir niyetim yok. 

Lakin 10 Temmuz'u kabul eden kim olursa olsun, bence büyük hatadır.

Bir kere 10.7.'de Kurultayın düzenlenmesinin, tertiplenmesinin elden verilmesi mevcut atmosferde nelere gebe olabileceğini düşünüldü mü? Ülkücülerin böyle çirkinlikleri tekrar yaşama lüksü var mı?
Bu camianın insanları neden karşı karşıya gelme mecburiyetinde bırakılıyor?
Hukuken haklı ve güçlüyken, neden bu gücü göstererek üstünlüğün artmasını sağlamaktansa hala işgalcilere şirin gözükme çabası var?
Bu zihniyet camiaya hakaretler yağdırırken, kendi gölgesinden korkarcasına sahip olunan hakkı kullanmak neden provokasyon diye adlandırılıyor?

Bu gerekçeler hariç son mahkeme kararından sonrada bu tarihin kabulünün aynı zamanda çok ağır stratejik bir hata olduğu kanaatindeyim.

19 Haziran'da Kurultay'ı toplama yetkisi çağrı heyetindeydi.
10 Temmuz'u telafuz eden işgalcinin zerre kadar böyle bir karar verme yetkisi yoktu. Şöyle ki, olaya yön verebilecek hiç bir meşru zemini kalmamıştı. Buna rağmen 10 Temmuz'u ortaya attı. Oysa 10 Temmuz değil bir gün bile daha önce bir tarih kararlaştırmak herkese artık gücün kimde olduğunu gösterecekti.

Bu işin görülen yanı.

19 Haziran'da Kurultay toplandı ve Tüzük Kurultayı yapıldı ve diyelim ki ordan daha evvel bir tarih için Seçim Kurultayı kararı verildi.
Mevcut yönetimin değişiminden taraf olan delegeler için geçerli tarih bu olacaktı. Dolaysıyla 10 Temmuz'da işgalci gövde gösterisi yapacak zemin bulamayacaktı. Bulsa bile mahkemeden aldığı yetkiye dayanarak çağrı heyetinin 10 Temmuz'u hukuki açıdan geçersiz kıldırma hakkı olacaktı.

Bu arada Balgat / Saray mahkemeye başvurup 19.6.'da alınan kararları durdursa bile belki belirlenen tarihte Seçim Kurultayı yapılamazdı ama 10 Temmuz'da çok rahat engellenebilirdi.

Şöyle ki, ortada durdurulan ama iptal edilmeyen bir karar var, dolaysıyla belki bu karara göre belirlenen tarihte seçim kurultayı yapılamaz, ama başka kimsenin de ne tarih belirleme ne de kurultay toplama yetkisi yok diyerek.
Ve yetki yine çağrı heyetinde kalacaktı.

Umarım bu tarih konusuna neden bu kadar önem verdiğimi anlatabilmişimdir.

Bildiğim ve takip ettiğim kadarı ile Meral hanım baştan bu tarihin kabul edilmesine karşıydı, lakin diğer adaylarla yapılan müzakereler sonucu kabul etti.

Tekrar söylüyorum;
maksatım şu veya bu tarafı tutmak değildir.

Ama 10 Temmuz'u kabul etmekle işgalcinin kaybettiği gücü kendisine altın tepside tekrar iade edildiğini düşünüyorum ve bunun çok ağır bir hata olduğu kanaatindeyim.

Dolaysıyla 19 senedir fikrime yapılan ihanetten bıkmış ve artık işgalcilerin küstahlığını kaldıramayan, önceliği bu yarışı kimin kazancağı değil, mevcut işgalcinin gitmesi olan bir ülkücü olarak 10 Temmuz'un hangi düşüncelerle kabul edildiğini merak ediyorum.

Bu tarihte ısrar edenler ve kabul edenlerin illa ki benim görmediğim bir gördükleri, benim bilemediğim bir bildikleri vardır.

Lütfen beni aydınlatsınlar.