Siyasi partilerle bir alakam olmadığı için olan bitenleri uzaktan seyretmekle yetiniyorum.
Aslında olay hakkında yorum da yapmayı düşünmüyordum ama tepkiler gerçekten çok ilginç.

Ümit Özdağ aklından geçen cumhurbaşkanı adayının Mansur bey olduğunu açıklaması bir kesimde rahatsızlık uyandırdı.
Ama ne rahatsızlık…
Bazıları kırık plak gibi takılmış…

Ümit Özdağ'a haddini bildirmeye kalkanlar,
onu kendi partisinin işleri ile yetinmeye davet edenler,
bilerek Mansur beyin adaylığının önünü kesmekle suçlayanlar…
Yok güya „Ümit Özdağ bu ekonomik şartlardan saptırmak için Mansur bey konusunu ortaya atmışmış, vesaire…"
Yapamayın lütfen.
Yahu millet daha düne kadar Will Smith'in Oscar ödüllerinde attığı tokatı tartışıyordu.

Ben Ümit Özdağ'ın bu önerisi eleştirilmez, tartışılmaz demiyorum.
Aksine…
Elbette oturup üzerine düşünmeli, tartışmalı.
Ama Ekmeleddin İhsanoğlu aday belirlenirken veya Babacan ve Davutoğlu masaya kabul edilirken gösterilmeyen tepki gösteriliyor ise, o zaman bir durup, derin bir nefes alıp düşünmek gerekiyor bence.

Olayda ilginç olan sadece bir husus değil, birkaç husus var.

Evvela rahatsız olan kesimin iktidar değil muhalefetin bir kısmı olması.
Öyle ya…
Mansur beyin halkta karşılığını görmemek için kör olmak gerek.
Sarayın bunu, hele hele neredeyse her iki günde bir anket yaptırırken, görmemesi mümkün mü?
Elbette değil, dolayısıyla eğer aday olursa Mansur beyin ne kadar güçlü bir rakip olacağını saray çok iyi biliyorken, iktidar tarafından gık yok ama muhalefetin bir kısmı Ümit hocanın açıklamasına ateş püskürmekle meşgul…

Bu esnada Ümit Özdağ'ın açıklama yapmasından mı, yoksa Mansur Yavaş'ı açıklamış olmasından mı daha fazla rahatsızlar, o da belli değil.
Çünkü eleştiri yelpazesi "Sana ne Ümit Özdağ"dan "Mansur Yavaş'tan aday olmaz"a kadar geniş.

Dikkatimi çeken diğer bir husus ise, rahatsız olan muhaliflerin 'Milliyetçi Hareket' kökenli, yani hem Ümit Özdağ ile hem de Mansur Yavaş ile aynı fikir ve siyasi kültürden geliyor olmaları.
Oysa CHP lideri Kılıçdaroğlu olayla alakadar „Ümit Özdağ'ın cumhurbaşkanı adayı için bir CHP'liyi önermesinden memnunum." diye beyan etti.
Bence son derece akılllı bir demeç.

Onun için ben kaç gündür düşünüyorum;
İktidarın gıkı çıkmazken, muhalefette CHP ve diğer partiler sessiz kalırken, daha düne kadar "dava arkadaşlığı" hatta „ülküdaşlık" iddiasında bulunanlar neden bu kadar rahatsız oldular?

Ümit Özdağ'ın siyasi duruşu ve tavrı elbette tartışılabilir.
Takip edebildiğim kadarıyla, ben de her görüşü ile hemfikirim, her yaptığını doğru buluyorum desem yalan olur.
Hatta aksine… Kendimce doğru bulmadığım çok nokta var.

Ama herkesin Mourinho'yu sollayacak kadar futbol uzmanı ve imparatorluklar kurup yıkacak kadar siyaset erbabı, lider olduğu bir toplumda Ümit Özdağ'ın aklındaki adayı açıklaması birilerinin neden bu kadar zoruna gidiyor anlayabilmiş değilim.

Vay efendim neymiş, „Özdağ kendi partisi için konuşsunmuş…"
Kendi partisi için konuşuyor zaten.
Mansur Yavaş şu an CHP çatısı altında diye, Ümit Özdağ Mansur Yavaş'ı cumhurbaşkanlığına layık göremez mi?
Seçilen cumhurbaşkanı tüm Türk Milleti'nin cumhurbaşkanı olmayacak mı?
Üstelik yukarıda dediğim gibi; CHP genel başkanı bundan rahatsız olmazken, bu nasıl bir mantık?

Mansur Bey'in cumhurbaşkanlığı için uygun olup olmayacağı elbette tartışılabilir.
Ama lütfen daha makul, daha farklı bir seviyede tartışılsın.
Öyle „İyi belediye başkanı olmak demek, iyi cumhurbaşkanı olmak manasına gelmez…" gibi lafların içi boş bence.
Bu ülke 20 küsür senedir berbat bir belediyecilik yapan zihniyetin iktidarında iken, neden belediyeciliğin hakkını verebildiğini kanıtlamış bir isimden ülkeye cumhurbaşkanı olmasın?

Ben „Mansur bey muhakkak cumhurbaşkanı olmalıdır" demiyorum.
Ama Mansur bey o makama yakışacak bir çok vasıfa sahip, belki bunların içinde başarılı belediyeci olması en sonda gelenlerden biridir.
Onun için birilerinin Mansur bey ile oturup evvela kendisi ister mi istemez mi, isterse olur mu, olmaz mı, getirisi ne olur, götürüsü ne olur, açık ve net şekilde tartışması ve bu haftalardır, aylardır devam eden ve seçim yaklaştıkça daha çok gün yüzüne çıkan konuya netlik getirip insanımıza aktarması gerek.

Elbette „Ümit Özdağ da böyle davranmadı, Mansur bey ile konuşmadı" diye eleştirenler olabilir ama bu kadar da abartmamak gerek.

Aslında olaya şimdiye dek uzak durmamın sebebi, sadece siyasi partilere olan mesafemden ötürü değil.

Ben önümüzdeki seçimden de pek bir şey beklemiyorum.
Ta 5-6 sene evvel „Mevcut durumdan demokrasi ve hukuk kapsamında kurtulmamız gittikçe imkansızlaşıyor" demiştim ve bence o lanet 15 Temmuz gecesinden sonra bunun imkansızlaştığı kanaatindeyim.
Yani ben iktidarda seçim kaybedecek, kaybetse bile efendice „Tebrik ederiz kazandınız, buyurun sıra sizde…" diyecek bir hal görmüyorum. Onun için muhalefetin çok ciddi hatalar yaptığını düşünüyorum.

Eğer bu seçimin hakkıyla veya trafolara kaçan kediler sayesinde kaybedildiğini kabullenmeye razı değillerse, insanları çok farklı, çok daha çetin geçecek ve bittikten sonra öyle sıkıntısız bir devir teslimi yaşanmayacak olasılığa hazırlamaları gerekir.
Ama ben kimsede böyle bir çaba görmüyorum.

Ayrıca iktidarın adayı belli iken muhalefetin hala bir aday açıklamamış olması da yanlış.
Çoktan bir aday üzerine anlaşılmış ve anlaşanlar o adayın lehine harıl harıl çalışıyor olmaları gerekiyordu.
Oysa şu an için bir adayı bile belirlemekten aciz bir muhalefet görünümü var ve bu görüntü gittikçe insanların kafalarına kazınıyor.
Efendim aday erken belirlenirse yıpranır falan…" bence böyle söylemlerin aslı yok. Zira kalan süreç içinde aday yıpranırsa bu zaten ya doğru adaya karar verilmediğinin, ya da muhalefetin seçime kadar doğru çalışmadığının göstergesi olur.

Aday üzerine karar kılınmadığı sürece ortalıkta bir sürü dedikodu olmaya devam edecek. Bu da muhalif seçmen kitlenin huzursuz olmasını sağlayacak.
Son örnek Nihat Genç'in ortaya attığı ‚Haşim Kılıç' ismi…
İşin kötü tarafı ise kimsenin böyle isimlere yönelik ‚Hadi canım o kadar da değil…' diyemiyor olması.
Çünkü masada oturanların bazılarına bakıldığında benim gibi düşünenler için abes gelen her ismin gayet mümkün olacağını görmek mümkün.

Muhalefet bence acilen basit siyasi aritmetikten ayrılıp milletimizi birleştiren değerler üzerinde durmalı ve bir yandan insanımızın maneviyatına saygılı diğer yandan ise hürriyetçi demokratik hukuk devleti çizgisinde hareket etmeli.

Belki „hdp'den oy gelmez" korkusuyla bölücülere göz kırparak, AKP'den oy koparacağız diye orta-sağ siyasal islamcılarına gel gel çekerek hesap yaparken çok ince siyaset yaptıklarını düşünüyor olabilirler ama madem bu kadar hesap ustasılar o zaman bu zihniyet yüzünden ne kadar samimi seçmen kaybettiklerini de hesaba katmayı unutmasınlar.

Doğrudur, özellikle muhalefetin sağ kanadının seçmen kitlelerinin büyük bir kısmı maalesef kendi düşüncesinden ziyade 'lider' güdümlü hareket ediyor ve edecektir. Ama Türkiye'de çok büyük yeni seçmen ve kararsız seçmen potansiyeli var. Bu seçimi kazanmak isteyen bu potansiyeli es geçme lüksüne sahip değildir.

Sonuç olarak;
Her ne kadar benim şahsen çok ümidim olmasa da, muhalefet gerçekten samimi şekilde iktidarı değiştirmek istiyorsa, bir an evvel sergiledikleri mevcut görüntüden, boş işlerle uğraşmaktan, saçma sapan bir partizanlıktan, lider güdümünden ve birbirlerine sataşmaktan vazgeçerek taşıdıkları sorumluluğun idrakinde olduklarını göstermelerini umuyorum.

Yok ama mesele o sorumluluk değil, biraz lidercilik ve demokrasicilik oynamaksa yapmasınlar.
Yazıktır.

Vaz geçsinler bu saçmalıktan, hatta alenen demokrasi ve hukuk devletinden de resmen vazgeçerek bir zamanlar „fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yöntemlerini" arayanlar kadar dürüst olabilsinler, millette boşuna umutlanmasın.