ABD Başkanı Truman'ın 1947 yılında, SSCB tehdidine karşı hazırlanmış olduğu bir plan vardı, "Truman doktrini." Bu doktrin ile ABD "Komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştı.

Peki kimdi?
"Komünizm" tehdidi altındaki ülkeler. Savaştan çıkmış ve zayıflamış Avrupa devletleri, özellikle Türkiye.

Siyasal alandaki Truman doktrini pek tutmadı. Hemen arkasından ekonomik uzantısı olan "Marshall planı" devreye sokuldu.

"Marshall planı" ABD Dışişleri Bakanı George Catlett Marshall tarafından hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuş bir siyasal eylem planıdır.

Özellikle Türkiye ile alakalı derin planları vardı!
"Sevr" hüsranı ve kuyruk acısı vardı birde!

Siyasiler ve bilim adamları Marshall'ı "ilk küresel stratejist" olarak tanımlarlar ve hazırladığı planı da "büyük bir siyasi silah" olarak değerlendirirler.

"Truman doktrini" amacı savaş sonrası Avrupa devletlerine mali yardım öngören bir paketti. Bu planla 16 Avrupa ülkesi ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.

Harvard Üniversitesinde yaptığı konuşmada Marshall şöyle diyordu: "Kavgamız; açlık, yoksulluk ve umutsuzluk iledir."

Ama bu plan uygulanmasının sonuçları olarak halkları, açlık, yoksulluk ve umutsuzluğa mahkûm eden adam olarak tarihe geçmiştir. Çünkü;
Sovyet tehdidinden koruyacağız politikası ile o ülkeleri büyük bir borç bataklığına sokmuştur. 

Marshall planının hakiki manası, Avrupa'nın iktisaden ABD'nin tahakküm altına girmesi ve Avrupa ülkelerine siyaseten müdahalesidir. Marshall planı, her ne kadar bir yardım planı olarak sunulmuşsa da bu plan bir "borç verme/borçlandırma" adı altında Türkiye başta olmak üzere Avrupa devletlerini Sovyet uydusu yapmama planı idi. 

ABD'nin Avrupa, Ortadoğu ve Asya politikaları için büyük tehdit idi, o dönem SSCB.
Bir şekilde bertaraf edilmesi gerekiyordu. Bu doktrin ve planların amacı buydu.
Bir başka önemli tarafı ise Türkiye ve boğazlardı.

Yani SSCB den önce ben işgal edeyim veya kaptırmayayım!

İki yıl geriye gidelim yani 1945!
Mekan Yalta!

O dönem "üç büyükler" olarak adlandırılan İngiltere, ABD ve SSCB Başkanları toplantı halindeler.

Mesele Türkiye ve Boğazlar!
Yalta'da ne istemişti Stalin bakın;

  1. Moskova Antlaşması'nın çizdiği Türk-Sovyet sınırının, değiştirilmesini yani Kars ve Ardahan'ı istiyordu.
  2. Boğazların savunmasında Sovyetler Birliği'nin de ortak olması. Bunun için boğazlarda Sovyetlere deniz ve kara üslerinin verilmesini istiyordu. 
  3. Montreux Sözleşmesi'nin belirlemiş olduğu Boğazlar rejiminin değiştirilmesi. Bunun yerine Türkiye ve Sovyetler Birliği arasında yeni bir ikili antlaşmanın imzalanmasını istiyordu. Yani boğazların kontrolünü istiyordu.


ABD güya "Türkiye'nin toprak bütünlüğünü koruma" ilkesi öne sürerek bu öneriyi reddetmiştir.

Yüz bulamayan Stalin;
"Marmara'da hiç olmazsa Dedeağaç'ta bir üs yeri verin" demiş, bu öneri de kabul görmemiştir.
Yani yedirmeyiz!
Bizim(!)

Sovyetlerin yayılma politikasından rahatsızlık duymaya başlayan ABD ve İngiltere korkuya kapılıp bir acil eylem planı üzerinde çalışmaya başladılar!

İşte 1947 yılında hazırlanan ve hayata geçirilen "Truman ve Marshall planları" bu eylem planının bir parçası idi.

Bu manada Türkiye politikası ise;
ABD'nin Boğazlarla ilgili politikası görüşmelerin sonunda değişmiştir ve ABD Türkiye'yi destekleme kararı almıştır. ABD'nin destek kararına dönemin Türkiye hükümeti ABD lehine taraf olmuş ve böylece ikili ilişkilerde büyük gelişmeler olmuştur(!)

Yazının sonu:
Maalesef o dönem, şimdiki dönem aynen işgal altındaki Osmanlı devletinin durumu gibi değişen bir şey yok. Osmanlı da limanlarını, tren yollarını, bankalarını, fabrikalarını, devlet işlerinin büyük bölümünü yabancılara satmıştı. Sadrazam, para bulamadığı için önüne gelene "duyun-u umumiye"nin kapısını gösteriyordu.

Bugünküler de "milli şuur" bilincinden uzak,"başka yerlerin" kapısını gösteriyor.
Değişen bir şey yok! 

Yaşar Kiraz