MECNUN VE DEVE

Mecnun, Leyla'sının köyüne gitmek için dişi bir deveye biner. Bir süre yol alırlar.

Mecnun'un bütün amacı, sevgilisinin köyüne bir an önce ulaşmaktır. Dişi deve ise geride bıraktığı yavrularını düşünüyor ve bir an önce geriye dönüp yavrularına kavuşmayı istiyor.

Mecnun aşık ya, dalıp dalıp gidiyor ve her dalıp gittiğinde deve geriye dönüyor, köye yavrularına kavuşmak için koşmaya başlıyor. Mecnun kendine geldiğinde, devenin yönünü tekrar Leyla'nın köyüne doğru çeviriyor.

Bu yolculuk iki-üç gün böyle, iki ileri bir geri devam ediyor. Mecnun yıllardır yollardaymış gibi şaşırıp kalıyor.

Bakıyor ki bu yol böyle bitmeyecek, devesinden iniyor ve "Ey deve! İkimiz de aşığız, ama sevdiklerimiz farklı yerlerde. Biz birbirimizle yol arkadaşlığı yapamayız. Beraberliğimiz ikimizi de hedefe ulaştırmayacak. En doğrusu biz yollarımızı ayıralım" der ve deveyi serbest bırakıyor.

*****

Görünüyor ki taraflar kendi doğrularına göre yaşamaya çalışır. Olaylara farklı anlamlar yükleyebilir. Böyle olunca da birlikteliği sürdürmeye çalışmak zulümden başka bir şey olmaz.

Siyaset sahnesinde ilişkiler hep böyledir.

Farklı hedefleri olan insanların aynı siyasal oluşum içinde mücadele etmesi başarıyı getirir mi?

Dün, bölücü söylemler kullanan eşcinsel evliliği savunan bir insanla aynı çizgide gidilebilir mi?

Amaç da niyet de uyuşmalı ve yol arkadaşlığı böylelikle baldan da tatlı hale getirilmelidir.

Sizinle yolumuz uyuşmuyor. Genel merkez ekibinizle kafamız uyuşmuyor. Sizinle hedeflerimiz uyuşmuyor.

Gelin herkes kendi yoluna gitsin.

Yolunuz yol arkadaşlarınız hayırlı olsun. IYI demekle IYI olunmuyor maalesef.

Doğan Ay