Ekrem İmamoğlu'na Fatih Sultan Mehmet benzetmesi
Evet, 1994 yılından biridir önce Erdoğan ve sonrasında 2003 yılından beridir AKP'nin "SİYASİ HAKİMİYET"inde olan İstanbul Belediyesi, İmamoğlu'nun şahsında millet ittifakı tarafından "SİYASİ" anlamda fethedilmiştir.

Ben de aynı duygular içindeyim. İnşallah ülkemizin yönetimi de"Siyasi" anlamda yapılacak ilk seçimde millet ittifakı tarafından fethedilecektir. Meral Akşener'in söz sanatını kullanması ve buradan da yanlış anlamlar çıkarmanız; olsa olsa sizin cehaletiniz dir, Meral Akşener'in kabahati değil. Siyaseti hiç beceremeyip, havlu atmış biraz da ukala H. Cevizoğlu, sen git her zaman yaptığını yap, bilgiçlik tasla ama beceremediğin bir meşguliyete dair o işin piri olan Meral Akşener'i eleştirmek senin haddine düşmez. Zaten Meral Akşener'in söz sanatına "Gaf" diyecek kadar siyaset yapma becerisinden yoksun olduğun içindir ki; siyasette havlu atmış bir adamsın.
Ne yani; ikinci bir Türk evladı Fatih Sultan Mehmet kadar murad ettiği zafer için inanmışlığını ve adanmışlığını ortaya koyamaz mı. Evet, ahan da buraya yazıyorum; her kim ki AKP'leşmiş devleti cumhur ittifakının tasallutundan kurtararak tekrar cumhuriyet değer ve kazanımlarını hakim kılarsa benim nezdimde Fatih Sultan Mehmet kadar bir zaferi ve kazanımı Türk milletine armağan etmiş olacaktır. İma edilen zaferin değeri bugünkü konjonktürün nasıl değerlendirildiğine bağlı. Mesela ben çok endişeliyim. AKP şayet bir dönem daha iktidarda kalırsa cumhuriyet değer ve kazanımları tamamen tüketilecek, siyasal İslamcı vesayet hakim kılınıp, önce millet tarifi değiştirilecek sonra bu yeni tanıma uygun olarak H. Kaplan'ın dizayn ettiği bayrak kabul edilecek, devamında Türklüğe vurgu yapan ülkemiz ismi değiştirilerek süreç böylece tamamlanacaktır. Ondandır ki; şahsen "İktidar gücü"nü kim fethedebilirse kendisine "Bir Fatih Sultan Mehmet gibi Türk milletine kazanım sağladın" diyeceğim. Bu bir kadın olsun erkek olsun, fark etmeyecektir. Sözüm muhataplarına; ne kadar riyakarsınız yahu; tek adamınızın peygamberin sıfatlarını taşıdığını ifade etmiş "Has evladınızı" kara vicdanınızda böleyip kundakladınız, mezhebinize yedirebildiniz ama her ne hikmetse İmamoğlu'nun azim ve kararlılığını Fatih Sultan Mehmet'in zaferi üzerinden tanımlama ve takdir etme niyetini fırtınalar kopararak ortalığı velveleye verip linçe tabi tutunuz. "Utanmıyor musunuz" demeyeceğim. Alıştık size, her zamanki haliniz

Meral Akşener'e diyet ödetme istekleri ne zaman bitecek
Meral Akşener İYİ PARTİ'de kimseyi yanından uzaklaştırmadı ama şunu yaptı; kendilerini peşin seçilmiş icazetli ekabirler olarak görenlerin kaprislerini önemsemedi, onlar da sabredemedikleri için partiden ayrılıp kendilerine başka bir istikamet tayin ettiler. Mesela bir örnek vermek gerekirse; önce zan yürüterek hüküm verip, sonra da verdiği hükümlerden delil üretip kurucusu olduğu partiyi fetö ile ilişkili ve iltisaklı gösteren bir kişinin Meral Akşener'in yanında olması, iyi parti de kalması elbette mümkün olamayacaktı, olmadı da. Zaman her şeyin ilacı. Eğer zafer partisi başarılı olursa "Adamlar haklıymış" demekten başka da bir seçeneğimiz olmaz ama iyi parti bugün Türkiye'nin öyle veya böyle istikametinin tayininde etkinliğinin özgül ağırlığı çok önem kazanmış bir partidir. Ümit Özdağ'ın bilim adamlığının yarattığı saygınlık siyasi saygınlığının çok çok üstünde. Bilim adamlığının izlenme ve dinlenme oranı da siyaseten izlenme ve dinlenme oranının çok çok üstünde olduğunu düşünüyorum. Onun içindir ki; siyaset anlayışının bilim adamlığına verdiği zararı görüp üzülüyorum çünkü kendisinin iyi yetişmiş bir Türk milliyetçisi olduğunu düşünüyorum.

Simgeler üzerinden çatışma, hükümet ve belediyeler üzerinden ayrışma
AKP bir devleti değil, öyle veya böyle ele geçirdiği şirketi yönettiğini zannediyor .O kadar gayri ciddiler ve devleti yönetiyor olmaktan uzaklar ki; millete yapılan hizmetleri ayırıyorlar; "AKP'leşmiş devletin yaptıkları ve muhalif belediyelerin yaptıkları" diye. Dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun; aynı amaç için yapılmış aynı enstrümana aynı isim verilir ve kullanılan simge de aynı olur.Yer altından yapılan ulaşıma "Metro ulaşımı" denir, simgesi de "M" dir. AKP ise dünyanın her yerinde görüldüğünde aynı şeyin anlaşıldığı "M" (Metro ulaşımı) yerine ulaştırma bakanlığı kendi yaptırdığı metro için "U" simgesini kullanmak istiyor. Bunun tek anlamı var o da; İstanbul seçimlerini kaybetmiş olmanın ezikliğini atamamanın psikolojik yansıması dır. Düşünebiliyor musunuz; ulaştırma bakanlığının yaptırdığı Metro ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptırmış olduğu metroların birleştiği yerde iki tabela göreceğiz "M" ve "U" tabelaları. Aynı şeye iki farklı isim; nedeni öfke tatmini. Bu kadar kıskançlıktan mütevellit kin, öfke, ezilmişliğe pes doğrusu. Devleti o kadar AKP'leştirdiklerini düşünüyorlar ki; muhalif belediye veya muhalif kişi, sivil toplum örgütlerinin devletin ve milletin hayrına yaptıkları hiç bir iyiliğe tahammül edemiyorlar. Yahu muhalif belediyelerin salgın sürecinde ihtiyaç sahiplerine yardım toplanmasına izin vermediler; bundan akıl ve vicdandan yoksun daha ötesi var mı.

Ankara Güney Kıbrıs Rum Yönetimine tepki göstermiş(!)
Ankara tepki göstermiş; Güney Kıbrıs Rum yönetiminin İngilizce dil kitabında Atatürk'e yapılan övünün geçtiği sayfanın yırtılması talimatının verilmesi nedeniyle. Vah vah, Atatürk şimdi ne kadar üzülmüştür; "Ankara"nın kendisi için üzülmüş olmasına(!) Belki de; "Bunlar üzüleceğine keşke ben dünyaya hiç gelmemiş olsaydım" demiştir(!)Bu tepkiyi gösterenler kimler; Ayasofya'da Atatürk'e hakaret edip aşağılayan D.İ başkanını hiç tepki göstermeden kös kös dinleyen devlet ricali. "Keşke Yunan galip gelseydi" diyenin müritleri Atatürk'e hakaretten rahatız olmazlar aksine teşvik ederler. D.İ başkanı hakaret ettikçe teşvik görmedi mi. Riyakarlık bunların "Genel" hali olmuş. Neymiş; Atatürk aşağılandığı için çok üzülmüşler. Vah vah; vah ki ne vah....Sevgili Atatürk, bu kahrolma halleri onları maf-u perişan edecek; bence sen kalk onlar yatsın.
Mehmet Soral