Sevgili AKP'li vatandaşım,
özellikle sevgili AKP'li tanıdıklarım…

korkmayın;
‚Nasıl AKP'ye oy verirsiniz' gibi sitem etmeyeceğim.
Hatta, açıklıkla söyleyeyim, bir yere kadar da anlıyorum.

Anlıyorum, çünkü az buçuk birbirimizi tanırız.
Eskiden aramızdaki fark çok yok sanıyordum ama bayağı bayağı bir fark varmış, çok geç anladım.
Ama her ne kadar da birbirimizi gerçek manada tanımadan da olsa, beraber yaşadığımız bir mazimiz, karşılıklı çay hatta bazılarınızla kahve bile içmişliğimiz var.

Ne olduysa son 20 yılda oldu ve zaman geçtikçe artarak, şiddetlenerek oldu.

Belki beni biraz fazla milliyetçi, biraz az ‚dindar' bulurdunuz.
Ve belki ben sizi biraz fazla ümmetçi, biraz aşırı muhafazakar bulurdum.
Ama yine bir çok zaman ortak bir noktada buluşabiliyorduk.
Aynı şeylere üzülebiliyor, aynı şeylere sevinebiliyorduk.

Sonra birileri geldi…
Beraber üzüldüğümüz hüzünün, beraber sevindiğimiz çoşkunun içini boşalttı.
Ve bunu çok bariz, çok herkesin gözüne sokarak yaptı.
Ben benim değerlerimin içinin boşaltılmasına,
benim kutsallarımın çıkar ve menfaat için kullanılmasına karşı geldim.
Siz ise bana.

Bakın şimdi geldiğimiz duruma.
Beni, benim gibi birini din düşmanı, vatan hainleri ile bir tutuyorsunuz.

Bir zamanlar AKP yoktu.
Rahmetli Erbakan daha hayattaydı.
Ve ben Erbakan'ın söylediklerine gıcık olurdum, olduğumu da gizlemezdim.
Ama Frankfurt'ta üniversite'de Türkiye'den gelen misafir öğretim görevlisi bayan arkadaşımıza baş örtüsü yüzünden terbiyesizlik yapınca hatırlarsanız hukuk fakültesinin dekanında beraber onun hakkını aramıştık.

Şimdi lütfen söyler misiniz bana,
önümüzdeki seçimlerde sizce ben şampanya içenlerden mi olacağım, yoksa şükür namazı kılanlardan mı?

Ben hukuk fakültesinin dekanına Aynur'a yapılan terbiyesizliği şikayet etmeye iki sebepten gittim.
Hem Amentü'ye iman etmiş bir Müslüman olduğumdan ve hem de o genç yaşımda hayal ettiğim demokraside her insanın din hürriyetine sahip olması gerektiğine inandığım için.
Sizin günün birinde başı açık kadınlara domuz askısını yakıştıranlarla beraber olup bana kin kusmanız için değil.
Hatta bu bahsettiğim yıllarda bu domuz askısı olayı yeni yeni ortaya çıkmıştı ve siz en fazla köpürenlerdendiniz ‚gerçek Müslümanlık bu değil' diyerek.
Ne değişti?
Siz mi yanılmışsınız, yoksa dinimiz değişti de benim mi haberim yok?

Biliyor musunuz,
o dönem çok tartışırdık, hatta itiraf edeyim, genç yaşımın verdiği ukalalıkla sizleri gıcık etmeyi çok eğlenceli bulurdum ama Allah var 40 yıl düşünsem bir gün çocukların ırzına geçilmesini örtbas edenleri destekleyebileceğiniz, onların arkasında durup bana tavır alabileceğiniz aklıma gelmezdi.

Sadece bu da değil,
bir çok şeye ihtimal vermezdim.
Ara sıra anlattığım Bektaşi fıkraları yüzünden veya bazen Allah yerine ‚Tanrı' diyorum diye bana dinden dem vuran sizlerin Allah'ın kelamı ile ‚Bakara-Makara' (haşa) diye dalga geçenlere sahip çıkabileceğinizi hayal etmezdim mesela.

Benim için ordu öncelikle TÜRK olduğu için kutsaldı,
sizin önceliğiniz ise ‚peygamber ocağı' olmasıydı.
Bunun da farkındayım.
Ama ne olursa olsun, o zaman ki sohbetlerimizi hatırlıyorum, terörü lanetleyebiliyor, askerimi savunabiliyordunuz.

Şimdi muhtemelen bana muhalefeti desteklediğim için hdp üzerinden vuracaksınız.
Ve evet, ben de memnun değilim durumdan.
Ama Allah için elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin.
Bugüne dek hangi muhalefet sizinkilerin sıkı fıkı olduğu kadar pkk ile samimi oldu?
Ben miydim Oslo'ya devlet görevlisi gönderen?
Ben miydim, devletin hakimini Habur'da pkk'nın ayağına götüren?
Mehmetçiği pkk'lı itlerin zılgıtı arasından geçmek mecburiyetinde bırakan,
Türk subaylarını pkk teröristlerinin ifadeleri üzerinden yargılayan ben miydim?

%2 civarında marjinal bir parti olan hdp'yi (veya daha önceden lanet olası isimleri ne ise artık) Türkiye'nin siyasetinde söz sahibi olacak kadar %10 küsürlere ben mi taşıdım?
Yoksa ‚her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan',
‚sen ne mutlu Türk'üm dersen, o da ne mutlu Kürdüm der' diyen,
Meclis'te, Dolmabahçe'de bebek katilinin mektuplarını okutan zihniyet mi?

Ülkücülerin hapiste olmalarından rahatsız olmazken, Ahmet Türk'ün hapisten çıkmasını sağlayan,
Hasip'le meclisin renklerini tamamlayan kimin ortağı?

Yukarıda Allah var, Allah!
Bırakın bu iki yüzlülüğü.

Belki de şimdi siz ‚geçmişe mazi derler, eski defterleri açıyorsun' diye düşünebilirsiniz'.
Öyle değil işte. Eski defterlerin açılması için evvela kapatılmaları gerekiyor.
Ben hiç kapatmadım.

Ve bütün bunları ben yapmışım gibi, şimdi bir de muhalefet kazanınca ben şampanya içenlerden olacağım, öyle mi?
Bunlara karşı geldiğim için ben Türkiye'de erkeklerin erkekle, kadınların kadınla evlenmesini savunacağım, öyle mi?
Birileri seçim öncesi bebek katilinin kardeşini devlet televizyonuna çıkarken mesele yok ama ben muhalifim diye hainim, öyle mi?

Yani şampanya içen içer, beni ilgilendirmez de, LGBT olayını dillendirmeden bari şu ‚Okşan mevzusunun' üstünden biraz su aksaydı be!…
Bırakın insanların özelinle uğraşmayı.
Memlekette ahlaksızlığın son 20 küsür yılda olduğu kadar tavan yaptığını hatırlamıyorum.
Eskiden kimse 6 yaşında kızını kocaya veren babaya destek çıkmak için mahkeme önüne gelmeye cesaret edemezdi.
Gerçekten yapmayın,
siz zararlı çıkarsınız.

Neyse mazi ile başladım öyle devam edeyim,
hatırlar mısınız bilmem ama ikimizin de muzdarip olduğu bir konu ekonomiydi.
Siz de ben de memleketin ekonomik durumundan memnun değildik.
Siz ‚Adil Düzeni' savunurdunuz, ben ise dünya ekonomisine dahil olmuş Türkiye gibi bir ülkede bunun mümkün olmayacağını söylerdim.

Peki bugünkü hal ne?
Arkadaş son 20 yıl, özellikle 2008'den sonra ki dönem, ben savurganlığı, borçlanmayı, rant ekonomisini, beton ekonomisini eleştirdim, siz ise beni yalancılıkla suçladınız hatta bazılarınız bana sövdü.
Ben devletin her şeyinin babalar gibi satılmasının doğru olmadığını, bu kadar dışa bağımlılığın kötü olduğunu, tarımı bu kadar batırmanın sorumsuzluk olduğunu söylerken üst perdeden ötmeyi biliyordunuz.
Memnun musunuz gelinen noktadan?
Normal gelirli bir vatandaş bile evine et, yemek, sebze alırken iki kere düşünmek mecburiyetinde.

Ama TOGG var değili mi?
Helal para kazanan, ranttan kar elde etmeyen veya aileden varlıklı olmayan kaçımız ne kadar bir süre içinde alabilecek TOGG'u?

Ayranımız yok içmeye ama TOGG'la gidiyoruz…
Ben bunu eleştiriyorum diye,
ülkemde onca insan, onca çocuk geçim sıkıntısı çekerken, asgari ücret açlık sınırındayken TOGG'a öncelik vermiyorum diye şimdi hain mi oluyorum?
Kaldı ki inşallah gerçekten TOGG'umuz vardır, yani bizimdir.
Ayasofya'da kılıç sallayarak şov yapan anlayışın böyle bir fabrikayı hala kimsenin gözüne sokmaması tuhafıma gitmiyor değil…

Cidden hala daha bıkmadınız mı?
Siz ailenizi geçindirmek için kara kara düşünürken,
kafası zehir gibi çalışan çocuklarınız hak ettikleri, eğitimini aldıkları mesleklerde çalışamazken, liyakatsızların çifte çifte maaş almaları zorunuza gitmiyor mu?
Zorunuza gitmiyor mu paranızla yapılan köprülere, kimse geçse de geçmesede, para ödemek?
Zorunuza gitmiyor mu paranızla yapılan havaalanlarına yolcu olsa da olmasa da para ödemek?

Hani diyordu ya birileri milletin … koyacağız diye.
O millete sadece ben değil, siz de dahil siniz, farkında mısınız?

Biliyorum şimdi bana ‚Reisi' çok sevdiğinizi falan söyleyeceksin.
Ona çok güvendiğinizi…
Dünya lideri olduğunu…

Eskisi gibi anlaşamadığımız konulardan biri de bu olsun.
Ama mesele ‚Reis'le bitmiyor.
Memnun musunuz her gün bizimle dalga geçer gibi demeç veren bakanlardan?
Memnun musunuz ortalıkta uçuşan yolsuzluk iddialarından?
‚Reis'in etrafındakilerin reisle millet arasındaki bağı adeta kesmiş ona gerçekleri, halkın, yani senin benim halini tam olarak yansıtmıyorlarmış gibi gelmiyor mu size?

Biri bizi dinsiz imansız LGBT'ci ilan eder,
diğeri en tabi demokratik hakkımız olan seçimi darbe olarak adlandırır.
Yahu daha dün İstiklal Marşı'nı kağıttan okumaya aciz olan bugün seçime ‚işgalcilerle, İstiklal Harbi verenler arasında yapılan bir seçim' der.

Onun için tekrar sorayım; ‚Bıkmadınız mı?'

Ben bıktım.
Bunları desteklemediğim için imanımın sorgulanmasından bıktım.
Bunlara biat etmediğim için hain ilan edilmekten bıktım.
Ne ben dine düşmanım,
ne de ‚Bayrak inmesin' diyen tek sizsiniz…

Memleketin bu haline bakarak hala AKP'yi seçecekseniz, zaten ne diyebilirim.
Ama artık yapmayın.
İnsanların neden memnun olmadıklarını, neden korktuklarını, endişelendikleri anlamaya çalışın.

Zaten mesele de bu,
geçmişteki onca hatırımıza rağmen aramıza soğukluk girmesinin sebebi;
Kimi seçmiş olmanız değil, seçtiklerinizin beni, bizi dinsiz, imansız, hain ilan ederken sessiz kalmanız, hatta onları desteklemeniz.

Bırakın bizi düşman gibi görmeyi.
Bırakın bizi hain ilan edenleri desteklemeyi.
Bizi değil ama hakkaniyeti savunun.

Onca hatırımız var.
Biz birbirimizi biliriz…