Ege'de dağ gibi bir Bozkurt katledildi.
Ne arka arkaya tweet atıldı, ne de intikam nutukları…
Tık çıkmadı.

Sessiz sedasız, gözyaşlarımızı içimize akıtarak gidip gömdük.

Öldürenler Boğaziçi'ndekiler gibi, bugün tutuklanıp yarın bırakılan, dandik teröristler falan da değildi.
Çalıntı sorularla üniversitelere özellikle doldurulmuş, harbi harbi PKK'lı, bölücü teröristlerdi.
Rast gele değil, planlı ve özellikle öldürdüler Fırat'ı.

Ama kimse bunu ne devlet, nede beka sorunu saymadı.
Gündemi bile, öyle uzun süre meşgul etmedi.
Karşıt görüş denilip geçildi.

Ülkücünün canının da, istikbalinin de kıymeti yoktu.
Tweetci dâhil birçoğu cenazesine bile gelmedi.

Aradan 6 yıl geçti. Bu arada ülkücüler bir sürü ülkücü dövdüler.
Kiminin kolunu kırıp, kiminin gözünü patlattılar, ama nedense PKK'lıların hatırını sormak kimsenin aklına gelmedi.

Mecliste GÜLÜŞTÜLER, TOKALAŞTILAR, ŞAKALAŞTILAR, HATTA VE HATTA insani gerekçelerle sağlık sorunu bahanesine sığınarak AFFEDİLMELERİNİN yolunu bile açtılar.

Ölen ölmüş, kalan kalmıştı.
Kimse ülke, devlet sorunundan falan bahsetmedi.
Ne kapatılsın diyen çıktı, ne de esip gürleyen.

Anası resmini göğsüne bastı, Ülkücüler kafalarını önüne eğdi. Hepsi o kadar.
Bir Fırat yine bir Bulu etmedi.

Yalan mı ey ülkücüler? Madem efelenecek kadar gücünüz kuvvetiniz vardı da Fırat'ta neredeydiniz?
Şimdi ne değişti de ülküdaşınız için değil de, sarı çizmeli Mehmet Ağa için çıkıyorsunuz meydana?
Kusura bakmayın da, ülkücü için susup da, başkası için ayağa kalkanın yanımızda it hesabı kadar yeri yoktur. Ülkücü kimsenin oyuncağı da, maşası da, piyonu da değildir. Ülkücülerin istikbal ve şerefi üzerinde siyasi sörf yapan tuzu kurular! Artık bu sefil oyundan vazgeçin.

Keşke bizde, benzine, mazota, doğalgaza, elektriğe, köprüye, yola, suya, ekmeğe yapılan zamlarda onlar gibi direnebilseydik!

Keşke bizde işçi, köylü, memur, esnaf, emekli açlık ve yoksulluk pençesinde sürünürken halkın yanında olabilseydik!

Keşke bizde, üniversite mezunu pırıl pırıl çocuklar işsizlik girdabında umutlarını yitirirken, ellerinden tutup onlara, ülkücü hareketin sefaletin değil, umudun yanında olduğunu anlatabilseydik!

Ey ülkücüler! Milliyetçisiniz, ülkücüsünüz, ahlakçısınız, toplumcusunuz, köycüsünüz, şahsiyetçisiniz .
Bostan korkuluğu değilsiniz her halde, meseleye birde bu açıdan bakın!

Dinde, törede, ülkücülükte, milliyetçilikte, hakta, hukukta, vicdanda, insafta, izanda hiç mi yeri yok bunun? Yoksa bu millete niye her cuma utanmadan Hz. Ömer'in hutbede ''Ey cemaat! Yoldan saparsam ne yaparsınız?''Hikâyelerini anlatıp durdunuz.

Koskoca devlet için teröristle vatandaşı, hak arama ile kalkışmayı ayırmak bu kadar güç mü?

Hadi diyelim ki bu işe teröristler karıştı. Peki! Ya diğerleri?

Soma' lı, Ermenek'li madem işçilerine, Doğu Türkistan ve Çin protestolarına da mı teröristler karışmıştı. Yarın çıksak meydana, enflasyon yüzde on dört dediniz. Memura emekliye yüzde altı, yedi verdiniz, hayat pahalılığını protesto etmek istiyoruz desek, karışmayacak mısınız bize?

Sonuç: Sevgili ülkücüler! 203 rektör içinde bir tane bile ülkücü yoksa olmamasında da kararlılıkla ısrar ediliyorsa, siz hala neyin kafasındasınız?
203 üniversiteye bir tane bile ülkücü rektör atanmamasında beka sorunu yoksa kusura bakmayın da AKP'li bir rektörün protesto edilmesinde de yoktur!

Dolayısıyla bize ne, el âlemin rektöründen, dekanından. Adam ülkücü mü değil mi? Siz onu söyleyin bize. Değilse, kimin adamıysa gitsin o dövüşsün.

Unutmayın ki ülkücünün kanı, vatan için paha biçilemeyecek kadar kıymetli, ama devlet için asacak, işkence yapacak sokağa dökecek kadar ucuzdur.
Yerseniz yine pozitif kurt gurubu taze kana ihtiyaç var.

Devletin sıkıştıkça ülkücüleri çağırması, ülkücüleri kolluk kuvveti ve milis gibi görmesi, ülkücülere hakarettir. Türk milliyetçileri bu ülkenin kası değil, beynidir.
Cumhuriyeti badem bıyıklıların değil, milliyetçilerin kurduğu unutulmamalıdır.
Rektöre, büyükelçiye, valiye gelince badem bıyık, sokağa, cepheye gelince ülkücü. Olacak iş değil.

Ülkücüler olayların yanında ya da karşısında değil, her zaman olması gereken yerde olmalıdır.
Ülkücüler, haklı direnişi haksız konuma çevirmeye çalışan illegal örgütlerin karşısında, öğrencilerinde sonuna kadar yanındadır.

Boğaziçi' li öğrenciler ülkücülerin düşmanı değil, bütün öğrenciler gibi, ülkücülerin kardeşleri, çocukları ülke ve milletin göz bebekleridir.

HASAN GÖMLEKSİZ 13/ Şubat / 2021