Değişim ihtiyacına ve değişimenıze karşı çıkan insanlar mutlaka bulunur etrafımızda. Bu insanlar değişim istiyormuş gibi davranırlar lakin değişimden de hızla kaçarlar.
Değişimden kaçan insanlar bu kaçış için bir yığın gerekçe ileri sürer. Oysa gerçek gerekçeleri hiç de ortaya koydukları gerekçeler değildir. Peki bu insanlar niçin değişimden kaçarlar:
Alışkanlıklardan vazgeçmenin zorluğu. İnsanlar alışkanlıklarını bir çırpıda atamazlar. O alışkanlıklarda geçmişleri hayalleri hikayeleri vardır. Bunlardan vaz geçmek cesaret ister. Demek ki değişimde de cesaret ister.
Mevcut durumdaki üstünlüklerin veya çıkarların kaybolacağı korkusu. Değişime karşı olmanın en büyük gerekçelerinden biri. Mevcut yapı içerisinde konumunu kaybetme endişesi. Yeni bir yapı içerisinde eski konumunu bulamama endişesi ile değişime karşı çıkmak ve hatta değişime engel olmak arzusunu tetikler bu duygu. Çünkü değişimin öngördüğü yeni şeyleri öğrenme zorluğu ile beraber eskiyi kaybetme beraberinde gelir değişim ile.
Dar görüşlülük, vizyon eksikliği. Far görüşlülük vizyon eksikliği ise özellikle siyasi değişimlerde karşımıza daha çok çıkar. Daha işin başındayken olayın dışında kalmış olma korkusu değişimin kurallarının  kendisine dayatılmış olduğunu düşünme duyguları birleşince kabullenmek de zor olur siyasette köklü değişimleri. Siyaseten alışılmış kurgulanmış yapıdan vazgeçmek zordur. Bir de bu eski yapı içinde size göre bir değişmemesi gereken bir  konumunuz varsa elbette değişim istiyormuş gibi davranıp işinize gelmediği anda değişime karşı çıkmak zarureti de hasıl olur. Bu noktada değişimin niçin neden yapıldığının veya yapılmaya çalışıldığının gelinmemesi de önemlidir.

Değişime karşı durmanın önemli etkilerinden birisi de değişimi yönetenlere ve uygulayanlara güven duymama olarak görülür. Değişimi gerçekleştirecek kadrolar güven duygusunu tam olarak veremezse o değişime karşı çıkmak da o kadar kolay olur. Zaten değişime pamuk ipliği ile bağlı kitleler için değişimin öncülerine güven duyma çok önemlidir. Şayet bu güven duygusu zedelenmişse ortaya konulan değişim anlayışına da tepkiler artacaktır. Bu tepkilerin oluşması değişim anlayışını da sekteye uğrayacaktır.

Turkiye'de siyaset sahasında yeni bir soluk yeni bir yapılanma yeni bir anlayış koyma diyerek yola çıkıp eski anlayışı biraz süsleyerek ortaya sürmek değişim değildir. Şimdi bu değişim hareketi ile yola çıkanların bir kısmı yollarını ayırıyorsa niçin diye düşünmek gerek.

Yukarıda bir kaç madde olarak sıralanan gerekçelerin hangisi bu ayrılıkların nedeni olabilir diye düşünmek gerek. Ayrılan herkesin koltuk savaşı vardı kaybetti gitti demek işin kolayına kaçmaktır.

Yenilik değişim söylemi ne kadar gerçekçi olmuştur veya olmaktadır?

Değişim denilerek eski statükocu anlayış mı renk değiştirerek servis edilmiştir?
Önce bunlar düşünülmeli sonra gelinen nokta değerlendirilmeli.

Doğan Ay