Dillerinden milletin yüzünü gülümsetecek iki kelam dökülmez, merhamet yok, sevgi yok, fikir yok, heyecan yok, haksızlığa itiraz yok ama sorsan davaları var!

Bir de ağızlarında öyle büyük laflar var ki şaşırıp kalıyor insan "Ülkücü davası", "Turan hayali", "Nizam-ı Âlem kavgası", İlay-ı Kelimetullah sevdası"!

Hele şu Nizam-ı Âlem muhabbetini oldum olası anlayamadım. Kendi ülkemizi bitirdik dünyaya düzen vermeye gidiyoruz!

İlay-ı Kelimetullah ezberine ne demeli peki? Allah'ın kelamını dört kıtaya yayacaklarmış! Laflara bakar mısınız?! Destekledikleri sayesinde memleketin yarısı Ateist oldu, haberi yok gariplerimin!

Milliyetçilik kavramının savunucusu olmak Kurtuluş Savaşı yıllarında zordu. Bir taraftan emperyalist devletlerle, diğer taraftan gerici ayaklanmalarla uğraşmanız gerekirdi.

Şimdi öyle mi?

Düğünde dernekte zıplaya zıplaya oynarken çak bozkurdu senden büyük vatanperver yok!

Üzerinde zıplaya zıplaya oynadığı toprak yabancılara satışa çıkartılmış, Erzincan'da olduğu gibi siyanürle altın çıkartılırken toprağının içine zehir karıştırılmış veya İzmir - Aliağa gemi çöplüğüne dönüşmüş önemli mi? Adam bozkurt işaretiyle oynuyor mühim olan o! Al sana vatansever!

Biliyor musunuz? Kurtuluş Savaşı yıllarında Milli Mücadeleyi alaya alan İstanbul Basını Mustafa Kemal Paşa ve onu destekleyen aydınları "Milliyetçiler" sıfatıyla tanımlardı. Çünkü o yıllarda "Tam Bağımsızlık" demek "Milliyetçilik" demekti. İstanbul basınına göre Milliyetçiler, okuya okuya kafayı bozmuş, hayal dünyasında gezen delilerdi.

Ne çok değişmişiz değil mi? Şimdi okuyup, yazan ve tekrar bağımsızlığımızı kazanmamız için yollar arayan aydınlarımıza tekme tokat saldıran ruh hastalarına Milliyetçi deniyor!

Hangisi bilir çağının Milliyetçi aydınlarını. hangisini bir kere okuyup anlamaya çalışmışlar? Okusalar, kimisini "Kan kusturacağız" diye tehdit ederken, diğerine beysbol sopalarıyla saldırırlar mıydı? Bir kere okuyup anlasalar, suçsuz yere hapse atılarak tek kişilik koğuşa yerleştirilen vatanperver bir aydın, konuşmak için yetkililerden kedi istediğinde geceleri uykuları kaçardı.

Okuyup yazan insanla ne zaman işleri oldu ki? Onların Milliyetçilik kriteri SUSURLUK! Derin devlet, ağır abiler falan! Hele bir de üç beş cinayeti olan varsa ondan büyük ülkü devi yok! Yalan mı? İnanmayan baksın, her yıl Çatlı'yı ananların kaç tanesi vefatında Emine Işınsu'yu anmış? Gerçi Emine Işınsu'yu niye ansınlar ki! Emine Işınsu romanlarında "Büyüyecek Çiçekler" diyor, "Eller kalem tutmalı" diyor… Emine hanımı neden ansınlar? Çoğu ismini bile bilmez.

Gerçi bir şey söyleyince bahaneleri hazır "HDP"!

Geçen seçim ha AKP ha HDP diyerek milletten oy istiyorlardı, bu seçimde ha HDP ha CHP diyerek milletten oy istiyorlar. Gelecekte nerede duracaklarını yine HDP belirleyecek! Çünkü bir yere yaslanmadan ayakta durabilecek kabiliyetleri yok.

Yahu adamlar Çorlu Tren Kazası Araştırılsın önergesine "HDP ile aynı safta mı dursaydık?" diyerek ret oyu verdi!

Bunları söyleyince "Siz nasıl Ülkücüsünüz?" diyorlar. Hoş, onların bizim hakkımızda ne düşündüğü benim umurumda değil ama yine de sormak lazım: Çorlu Tren Kazasında evladını kaybeden bir annelerin isyanını hiç dinlediniz mi? O annelerin ahını almak mı Ülkücülük? Ülkücülük buysa alın sizin olsun. Bana lazım değil öyle Ülkücülük.

Neyse efendim ben artık aynı şeyleri söyleyip yazmaktan, usandım bıktım. Bu yüzden uzun zamandır yazmıyorum. Yazımızı Ziya Gökalp'in şu sözleriyle bitirelim.

"Benim düşündüklerim bütün insanlar ve bütün milletler için eşit özgürlük ve adalettir. Eğer böyle düşünmek suç ise ben bunun cezasına razıyım…Bütün insanlar ve bütün milletler için eşit özgürlük ve adalet istemek bir ülküdür. Bu ülkü geleceğin hakimi olacaktır. Zalimler, diktatörlükler ve emperyalistler hep bu ülkünün karşısında eriyeceklerdir."

Ziya Gökalp'in dediği gibi, eğer ki Atatürkçü olmak, tam bağımsızlıktan yana olmak bir suç ise biz bu suçun cezasına razıyız ve yine Gökalp'in dediği gibi "Bu ülkünün karşısında eriyeceksiniz." 


Okan Kilit