...gider TANRI DAĞI'NA

Bizim bir yolumuz vardı.
Öyle asfalt, duble falan değildi.
Taşlarla döşeliydi, yorucuydu ama düşe kalka ilerliyorduk.

Neden başka yolu seçmedik?
Çünkü ulaşmak istediğimiz noktaya ara hedeflerle de sadece bu yoldan gidiliyordu.
Tanrı Dağı'na giden yoldu bu.
Kutluydu.

20 senedir yol almaktan vaz geçtik.
En güvendiğimiz, en yolu bilen dediğimiz insanlar akla zarar bahanelerle yoldan teker teker taşları sökmeye başladılar. Yolu gidilmez, yürünmez hale getirdiler.

Dolayısıyla aramızdan yolu terk edip başka yollara baş vuranlar,
'Gidebildiğim kadar giderim, hiç değilse yorulmam, manzarayı seyreder keyfime bakarım.' diyenler çıktı.

Dolayısıyla azaldık.

Azalınca yola nasıl hasar verildiğini daha net görür olduk.

Bu sefer geri kalan bizler 'Yahu yolda taş bırakmadınız, bırakın vasıtayı, atı, eşeği, adım atacak yol kalmadı.' deyince, taşları sökenler bizi ya kovdu ya da bize 'Ya susarsınız, ya da defolup gidersiniz' dedi.

Nihayetinde o taşları söküp, yıkıp, kırıp şahsi menfaat sağlayanlar hariç herkes yolun asla ilerlenemez bir hale getirildiğini görüyor.

Hatta zamanında en hızlı taş söküp, kırıp dökenler bile anlamış olmalılar ki, bir çoğu aynı dertten muzdarip.

Ve başladık tartışmaya;
Nasıl devam edeceğiz.

Birileri diyor ki hiç arabadan inmeyelim şoförü ve muavinleri değiştirelim.
Eyvallah, doğru;
Aynı arabayla devam edeceksek, şoför ve muavinlerin muhakkak değişmesi gerek. Çünkü eski kaptandan direksyonu devraldığından beri şoförün derdi yol gitmek değil, yolu bozmak.

Eskiden onunla taşları kırıp yolu mahvedenlerin bazıları diyor ki; 'Bu şöfür ve muavinler asla bu arabadan inmez, biz en iyisi yeni araba bulup devam edelim'

Kimse demiyor ki 'Bu yolun üstünde bırak arabayı, adım atamazsın. Nereye gidiyorsunuz?'

Ben artık öyle bir hala geldim ki;
kimseyi umursamıyorum.

Kimin inip, kolları sıvayıp, yolu tamir ettiğini görürsem,
kimin elini taşların altına koyup o taşları onardığını görürsem,
onun iyi niyetine inanırım.

Maksadı hedef veya yol değil arabaya hakim olmak olanlardan gına geldi bana.
Kılavuzluğa soyunan kargalardan gına geldi.
Batacağımız kadar battık her türlü pisliğe.

Gerçi taşları sökmeye başlayan şoför ve ekibi ile olan hesabımı mezarımda karış karış ot bitse unutmam ama ne araba umurumda artık ne kimin kaptan olacağı.

Benim için Tanrı Dağı'nı giden bu kutlu yol önemli.

Bu yolda temel taşlar yerine oturmadan bir milim ilerleyemeyiz!
Ondan sonra gerekirse tek başına kalsam bile, yürüyerek yoluma, ve hatta yolumda devam ederim.

Mehmet Alp