Daha Weimar Cumhuriyeti'nde, yani Nasyonal Sosyalistler iktidarda bile değilken, parti üyeleri 'Spor ve Jimnastik Bölümü' kurmuş. Bu 'spor ve jimnastik' bölümünün üyeleri gittikçe sivil bir partiden ziyade kolluk gücü gibi şekillenmeye başlamışlar.

1924'ten itibaren kendilerine kahverengi gömlek diktirip, hepsi tektip giyinmeye başlamış. Onun için Almanya'da Nazilere hala 'Braunhemden' (Kahverengi gömlekler) derler. Bu Braunhemden aynı zamanda insanlık tarihinin gördüğü belki de en zalim kolluk gücü ‚SA'nın kökenini oluşturdular.

Bu 'kahverengi gömlekler 'Nasyonal Sosyalistleri eleştirenlere ve Nazi karşıtlarına baskı uygulamışlar. Bu baskı ilk başlarda kendini bağımsız basın ve muhalif siyasileri darb ve tartaklama olarak ifade etmiş.

Böyle vakalara karşı toplum bir çok zaman sessiz kalmış. Mesela Ssosyalist bir gazetecinin tartaklanmasına sadece çok politize olmuş sosyalistler tepki göstermiş. Halkın geri kalanı, Nazi olmasa, hatta Hitler'e karşı olsa bile ‚tartaklanan zaten benden değil' düşüncesi ile fazla tepki göstermemiş.

Baskı görenin sadece farklı görüşlüler değil, bizzat kendi hürriyetleri de olduğunu fark etmemişler.
Ve bu baskı zamanla sadece tartaklama ile kalmamış, işkence ve cinayete kadar varmış. 

Papaz Martin Niemöller'e 

Komünistleri almak için geldiklerinde sustum. Çünkü ben komünist değildim.
Sosyalistleri almak için geldiklerinde sustum. Çünkü ben sosyalist değildim. 
Sendikacıları almak için geldiklerinde sustum. Çünkü ben sendikacı değildim. 
Ve nihayetinde beni almaya geldiklerinde, protesto edecek kimse kalmamıştı.

dedirten gelişme budur.

Sonunda 24 Mart 1933'de Alman parlamentosu 'Reichstag'da yetkilendirme kanunu oylanmaya sunulduğunda, Hitler bir sürü Braunhemden ile parlamento salonuna girmiş. Bu kaba-saba, tektip üniformalı tipler ellerinde joplarla salonun her köşesinde ve bir çok kilit noktasında yer aldıktan sonra Hitler konuşmasını yapmış ve akabinde oylama başlamış.

Bu yasanın Hitler'in isteği doğrultusunda sonuçlandığını hepimiz biliyoruz.

Hitlerin iktidara gelişi hakkında tarihçiler bir çok zaman ‚…ve Naziler geldi…' gibi sözler sarf eder.
Bu çok yanlış ve tehlikeli bir ifadedir, çünkü Nazilerin birden bire gökten zembille indikleri intibasını uyandırır.

Aslında hiç de öyle değildir. Bakın adamlar daha 1924'te üniformalı kolluk gücü gibi hareket etmeye başlamışlar ve kimse engel olamamış.

Engel olamamışlar, çünkü tehlikeyi anlamamışlar!

Onun için doğrudan sizi ilgilendirmese de, küçük işaretlere, başkalarının maruz kaldığı zorbalığa, baskıya dikkat etmek gerekir.

Hiç bir diktatör, hiç bir dikta rejimi ‚Ey millet, biz geliyoruz, diktatör olacağız, hürriyetinizi kısıtlayacağız, bizden olmayan herkese zulüm uygulayacağız…' diye bağırmaz.
Belki elinden hakları alınan en son kişi siz olursunuz.

Ama durum o noktaya geldiğinde, emin olun, „Keşke protesto edecek biri olsaydı…" dersiniz.