"Hepiniz sahtekar, hepimiz yalancıyız.

Allah'a inanıyoruz diyorsunuz, ne imani, nede ahlaki biçimde ona güvenmiyoruz.!

Sonra da müslümanız diyoruz.

Bizden hiçbir şey olmaz.!

Ne zalime başkaldırıyoruz, ne de zulme dur diyoruz?

Sahi biz neyiz ?

Ne Türk olabildik, ne de müslüman.!

Bir millet ancak bu kadar asimile olabilirdi!

Biz de hepsinde rekor kırdık.

Şimdi rahat bir şekilde uyuyun.

Ha uyumadan ,sosyal medyada hamaset yapmayı unutmayın..!" Hayati Pekel ağabey varolsun.

Ağır mı oldu?

Kusura bakmayın. Kısa bir olay aktarayım ağır mı değil mi karar sizin.

Bir ülkücü kimsesiz hakkın rahmetine kavuştu cenazesine birkaç çile yoldaşı hariç kimse katılmadı demeyeceğim. İçiniz rahat olsun bir ülkücü ilaç alacak parası olmadığı için tek odalı evinde kimsesiz kuru ekmek ve su ile yaşıyor(!) da demeyeceğim rahatınız kaçmasın.

Bakın size ne anlatacağım:

Bir ülkücü kardeşimizin çocuğu tıp fakültesi kazanır. Çocuklardan birisi zaten üniversite okumakta. Tek maaş ile iki çocuk okutmak hele tıp fakültesi okutmak zordan da öte. Arkadaş önce burs için sonra yurt için bir hayli uğraşır. Sonuç hepimizin bildiği gibi: Sıfır.

Ama olayın daha ilgi çekici yönü ise bundan sonra gelişir. Arkadaşın telefonu çalar. Arkadaş telefonu açar karşısında hiç tanımadığı bir ses. "Bizim ilim yayma cemiyetinden arıyoruz çocuğunuz tıp fakültesi kazanmış odası hazır bursu hazır ne zaman isterseniz buyurun." Hatta oda numarası bile söylenir. Arkadaş yapması gerekeni yapar ve teklifi geri çevirir. Yalnız bu bilgiyi nereden aldıklarını sorar. Telefondaki kişi arkadaşın bulunduğu yerdeki ilim yayma cemiyetinin bütün öğrencileri takip ettiğini söyler.

Durum budur.

Şimdi düşünün Hayatı Pekel ağabey az bile yazmamış mı?

Muhabbetle kalın efendim.

Doğan Ay