Günlerdir ortada bir sayıştay raporu dolaşıyor.


Raporun kamuoyuna duyurulmasına elbette karşı değilim,  ben sadece "Aaaa görüyor musunuz? İktidar uyarılmasına rağmen maden de tedbir almamış" diyenlere şaşırıyorum.

Elbette hiç birisine kızmıyorum. Hepsi temiz niyetle yapıyor bu paylaşımları. Benim şaşırdığım bazı muhalif arkadaşların hala AKP ve MHP ittifakından normal, adaletli bir davranış bekliyor olması ve bunu göremeyince de şaşırmaları. Yani bir nevi AKP ve MHP'yi kendileri gibi görmeleri.

Canım arkadaşım sen hala AKP'de ve MHP'de merhamet mi arıyorsun? Sen hala onlarda insan yaşamına değeri mi arıyorsun? Ben gerçekten anlamıyorum, nerede ne arıyorsun arkadaşım sen?

Çorlu tren kazasını hatırlıyorsunuz değil mi? Kazanın mahkemesi vardı yaklaşık iki ay önce. Oradaki annelerin çığlıklarını, feryatlarını duyduğumda ben üç gün kendime gelemedim. Hani nasıl anlatayım, taş duysa o feryatları orta yerinden çatlardı. Ama onların umurunda olmadı. Onlar öyle insanlar.

Kimisi ise utanmalarını bekliyor. Hani bazen birisi terbiyesizce bir şey yaptığında sinirleniriz ve utanması için "Ayıp diye bir şey var!" diye  bağırırız ya, ha işte o "Ayıp" denilen şey onlarda yok. .

Misalen sen, ölüme sebebiyet vermeyen, ufak yaralarla atlatılan bir trafik kazası geçirsen, suç yüzdü yüz karşı tarafta bile olsa, yaralının ailesini gördüğünde, utanır, sıkılırsın değil mi? Her şeye rağmen "Engelleye bilir miydim?" diye düşünürsün. Hiç suçun olmamasına rağmen bir suçluluk duygusu kaplar içini. Işte onlarda böyle duygular yok. Onlar 41 kişinin can verdiği bir faciada bile, suçun vebalin tamemen kendilerinde olduğunu bildikleri halde, facia bölgesine gidip, evladını kaybeden annelerin, babaların omzuna kollarını atıp, nutuk atabilirler. Onlar böyle!


Sayıştay raporu diyoruz değil mi? O sayıştay raporu geldiğinde onlar sadece işletmenin sahibi kendilerinden mi, değil mi? Ona bakmışlardır.

Emin olun o işletmenin sahibi iktidara muhalif bir isim olsaydı oraya kırk tane müfettiş gönderirlerdi.

Şimdi diyeceksiniz ki: "Maşallah güzel eleştiriyorsun ama bu problemin çözümü ne? Sen ondan bahset!"

Kardeşim birlik olacaksın ama nasıl bir birlik?

Birlik ilk önce muhalif kurumları, partileri denetlemekten geçer.

Mesela yazıda örnek verdiğim Çorlu Tren Kazası mahkemesinde, sendikalar, muhalif parti temsilcileri neden yoktu? Hiç sorduk mu bunu? Şu gerçeği unutmayalım, arkasında binleri hisseden insanlar hakkını arayabilir. Bu muhalefete muhalefet yapmak değildir, bu birliğini korumaktır. Ben burada kendimi yalnız hissedersem, ötekisi başka bir yerde kendisini yalnız hissederse, bir gün birimizin anasını mahkeme önünde "Sesimi duyan yok mu?" diye bağırtırlar, diğer gün başka birimizin babasının koluna plastik kelepçeyi takarlar, ağlata ağlata götürürler.

Ama bazı muhalif isimler o kadar rahat ki, gördüğümde şaşırıyorum. Kimisi diyor ki "Vay efendim ben onunla oturmam o solcu!", kimisi de diyor ki, "Ben onun yanına yaklaşmam o ülkücü!".

Bırak kardeşim bu işleri!

Ben yıllardır siyasetin içerisindeyim, çok iyi ülkücü tanıdığım gibi rezil ülkücü de tanıdım. Aynı şekilde çok iyi solcu da tanıdım, rezil solcu da tanıdım.

Sen sadece karşındaki insanın merhametine bak, utanma duygusu var mı ona bak. Ülkesi için tasalanan, insanına sevgiyle bakan kişiden bu memlekete zarar gelmez.

Birlik olacağız, alışmayacağız.

Emin ol, alışırsan sana da acımazlar kardeşim

Okan Kilit