AŞK VE ….

Yakınlarından biri vefat eden Leyla için kırkıncı gün hayır yapmaya karar verir. Kuzular kesilir, yemekler yapılır.Eş dost, akraba, tanıdık, herkes gibi yoldan geçenler dahi davet edilir. Ancak Leyla'yı görebilmek için uzaktan izleyen Mecnun'u davet etmezler.Mecnun davete aldırmadan yemek almak için elinde tabak, yemek kuyruğuna girer. Yemeği elinde büyük tahta kepçeyle kazanın başında Leyla dağıtmaktadır.Sıra Mecnun'a gelir. Leyla bakar ki bu Mecnun! Yemek vereceğine Mecnun'un kafasına tahta kepçeyle vurur ve sıradan atar.Mecnun bu ya.. Tekrar sıranın en sonuna girer.Leyla, kazana kepçeyi daldırırken bir de bakar ki Mecnun gene gelmiş. Kepçeyi kafasına geçirir, sıradan bir daha atar. Mecnun uslanmaz. Bir daha kuyruğa girer. O anda önündeki adam: -"Yahu! Ne biçim adamsın! Leyla iki kez kafana kepçeyle vurarak seni sıradan attı. Sana yemek vermeyecek, anlamıyor musun?" Bunun üzerine Mecnun da şu beyiti söyler:-

"Olmasaydı bana onun da meyli
Kepçeyi kafama vurmazdı Leyli"

Bizlerin Türklük ile aşkı böyleydi bir zamanlar. Leyla deyince TÜRKLÜK ve TÜRKÇÜLÜK gelirdi aklımıza.

Aldırmazdık başımıza gelenlere bu sevda da. "Olsun" kutsal davada çekilen çile de kutsal dedik. ÜLKÜDAŞLIK denildiği zaman öz kardeşlikten önce düşündük.

Sahi ne oldu bize?

Ne oldu da siyasetin kör kuyusunda çırpınmaya ve ülküdaşlık hukukunu yok saymaya başladık?

Her anlamda çöküş başladı. Bu sefer kafamıza sevdiğimiz Leyla değil vuran. Kafamıza vuran bizden görünüp bize uzak olanlar. Mecnun'un kafasına Leyla vuruyor bizim kafamıza dost görünümlü düşman.

Ne edeceğimizi şaşırdık.

Kim dost kim düşman tam bir muamma artık.

Leylamızı ararken adeta belâmızı bulduk.

Her kafadan bir ses. Akortsuz saz gibiyiz. Her telden farklı nağme fışkırıyor. Çok sesli de değiliz buna rağmen. Sadece ses kirliliği yaşıyoruz. Çıkardığımız gürültü başka bir şey değil.

Ne bela imişsin be siyaset. Ne bela dereymişsin yüzemedik bir türlü. Derede boğuluyoruz göz göre göre. Oysa ne büyük belalar atlatmıştık. Ne büyük badireler.

Düştük bir ÇUKURDA debeleniyoruz…

Galiba Tanrı şimdi bizi korusun demenin tam zamanı..



Doğan Ay