"Bilmeyen bilmediğini de bilmeyen cahildir. Ondan uzak durun" der bir Çin atasözü.

Işıklarda yatsın anneannem de (biz ona böyük ana derdik ) yeri geldiğinde "cahil ile sohbet etme, her sözü bir baş ağrıtır" diye öğüt verirdi bize.

Çin'den Anadolu'ya her iki ata sözüde cehaletin tehlikeli olduğunu ve cehaletin coğrafyası olmadığını anlatıyor.

Toplumların, eğitimsizlikten bilgisiz kalmaları onların cahil kalmalarına neden olur, bundan dolayı da onları suçlayamayız.

Tarih, coğrafya, fen vb bilimlere ait bilgileri bilmemeleri onların suçu değildir ve bunlarla ilgili bilgi yetersizliklerinin kimseye zararı yoktur. Ama gözünün önünde olup bitenleri görmüyor, anlamıyor, bilmediği konularda bilgiçlik taslıyorsa tehlikelidir.

Değerli hocamız Erdal Atabek de bunları toplumların başına bela olan "Tehlikeli cehalet " diye anlatır.

Ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik buhranı endişe ile izlerken, bu konuda söz söylemek bana düşmez onu ekonomi uzmanlarına bırakıyorum.

Ancak bazı nevi şahsına münhasır kişilerin engin ekonomi bilgileri ile yaptıkları açıklamaları pes dedirtti.

Türk Lirası'nın dolar karşısında değer kaybedişini ve doların engellenemeyen yükselişini yorumlayan bir zatı muhterem kendinden çok emin bir şekilde diyor ki "dolar Amerika'da da yükseliyor."

Bu derin bilgiyi anlamaya çalışırken, bir diğeri "dünyanın her yerinde dolar 14 lira" diyor.

Bir başka hem siyaset bilimci hem ekonomist edasıyla "bu olanlar dış güçlerin hükümetimizi zora sokmak için yaptığı komplodur"diyor.

Bütün bunlar, içinde bulunduğumuz durumun ekonomik buhrandan daha tehlikeli olduğunun fotoğrafıydı.

Dehşet ve endişe içinde Nazım ustaya sığındım.

"akrep gibisiniz kardeşim" dedim.

Ustayı bir kez daha saygıyla anıyorum.

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.

Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.

Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.

Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.

Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.

Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.

Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Nazım Hikmet RAN