Son zamanlarda “ şehitlerimize hakkımızı helal ediyoruz ama onlar bize hakkını helal eder mi bilmem” sözü çok sık duyulur oldu. Hiç düşündünüz mü bunu. Gerçekten onlar bize hakkını helal eder mi?

Yusuf İmamoğlu 8 Haziran 1970 günü okumakta olduğu İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisi iken komünistler tarafından şehit edilen ülkücü öğrenci. Necdet Sevinç üstat bakınız ne yazıyor:

“Imamogluna iki yüz elli liralık bir burs temin etmek için iki yüz elli gün uğraşılmıştı. Ve evraka son imza atıldığı gün şehit düşmüştü Yusuf. Dağ gibi delikanlının dal gibi yiğidin cebinden otuz beş kuruş çıkmıştı.” (Necdet Sevinç Ülküye Notlar Kariyer sayfa 33)

Peki bugün ile ne farkımız var? Yıl 1970 bir ülkücü öğrenciye 250 liralık burs için iki yüz elli gün uğraşılıyor yıl 2019 aradan 49 yıl geçmiş ülkücüler için dert  aynı dert. Dün ahde vefa yok denecek kadar zayıf bugün hiç kalmadı bu ahde vefa. Koskoca 49 yıl geçmiş biz bir arpa boyu yol almamışız.

Bir yönümüz var çok kuvvetli doğruya doğru. Nedir derseniz bu özellik? Güzel hamaset yapıyoruz…

Güzel methiyeler düzüyoruz. Allah var güzel de ağıt yakıyoruz. Şehitleri anıyoruz ama yaşayanlara bir el uzatmıyoruz. 

Niye?
Niçin?

Ahiret hayatı deyip duruyoruz iyi de orada yarın Imamoğlu “ ÜLKÜDAŞIM AÇ İKEN SEN NASIL TOK UYUDUN?” diye sorarsa ne cevap vereceksin?

Bu noktada sözü yine Necdet Sevinç ağabeye bırakayım. Bakalım ne diyor: “ Eğer içimizde milliyetçiliği bir geçim vasıtası nüfuz aracı art niyetlerine paravan yapan…” 

Hele şehitler cezaevi konuları açılsın hepimiz birer ÜLKÜ DEVİ kesiliriz. 

Hedefi Turan rehberi Kur'an olduğunu iddia eden bir hareket. Nasıl olur da bu koskoca dava erleri paylaşmayı bilmez öğrenmez öğrenemez veya bu duygu öğretilmez.

Bu nasıl bir hareket ki kendi içinde birlik kuramamış ama Turan kurmayı hayal ediyor? 

Geçiniz efendim. 

Sizin bahsettiğiniz olsa olsa kanarya sevenler derneği temsilciliği olur. Artık kimse ekonomik şartlar zorluklar falan filan demesin. 

Güçlü bir yapı kurulmazsa birlik beraberlik tesis edilmezse bizim için YARIN DİYE BİRŞEY  YOKTUR.

Başbuğ Alparslan Türkeş'in sıkıntılı günlerinde, 12 Eylül savunmasına başlarken yapmış olduğu konuşmada ülkücü şehitlerle ilgili olarak söylediği şu sözler O'nun şehitlerimizle kurduğu rabıtayı dile getirir gibidir ;

,,,,,,,

"Taşıdığım bayrak, temsil ettiğim mukaddes Türk milliyetçiliği davası uğrunda, komünist ve bölücü hainlerin kurşunlarıyla toprağa düşerek şehitler ordusuna katılmış olan Ruhi Kılıçkıran'dan Gün Sazak'a kadar şehit evlât ve kardeşlerimin rûhâniyetlerinin de şu anda bizimle beraber olduklarını biliyorum. 

Onlar da beni dinliyorlar. Onların tekzip etmeyecekleri şekilde konuşmaya, yalnız hak bildiğimi söylemeye mecburum. 
Çünkü onlar, o üç bin altı yüz can, bu hak bildiğimiz yolda 'vatan, millet, din ve devlet' uğrunda şehit oldular. 
Onlar hem şehitlerimiz, hem de şahitlerimizdir . 
Yarın huzur-ı ilâhîde de bana şahitlik edecek olanlar, onlardır ... 
Onların huzurunda, onlar için konuşacağım !..”

Buyurun oturun köşenizde ahkam kesin utanmayın slogan atın Turan kurun ülkücüler kardeştir deyin ama sakın ARKADAŞ AÇ MI SUSUZ MU DEMEYİN. 

Muhabbetle kalın efendim. 

Doğan AY