Türkiye, sonunda yapması gerekeni yaparak Afrin'e askeri operasyon başlattı. Sonunda diyorum çünkü bu operasyon çok önceden yapılmalıydı. Ancak Osmanlı'yı yeniden kurma hayaliyle dış politikada mezhepçiliği körükleyen hükümet, yaptığı hatayı yeni anlamaya başladı. Anladığına inanmak istiyorum.

Afrin'e askeri operasyon Türkiye'nin meşru hakkıdır. Afrin operasyonuna karşı çıkanlar önce haritada Afrin'in nerede olduğuna baksınlar.

Afrin, Hatay'ın yanında Türkiye'nin sınırında olan bir yerdir. Yani sınır komşumuz olan bir bölgedir. Sınırlarımızın hemen öteki tarafında bir terör örgütünün egemenlik kurmasına izin verilemez.

Türkiye'nin güney komşusu Suriye devletidir YPG değildir.

Bu nedenle hiçbir devlet sınırlarında bir terör örgütünün güçlenmesine izin veremez. Türkiye Cumhuriyeti de şu an yapması gerekeni yapmaktadır.

O halde doğal olarak akıllara şu soru gelecektir. ''Şimdiye kadar neden yapılmadı?''

İşte can yakan nokta budur. Bugün Türk ordusu sınır ötesinde harekât yapıyorsa geçmişte yapılan hataların sonucudur.

2014 yılında YPG Türkiye üzerinden konvoy halinde Kobani'ye geçmişti. Hem de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında…

PYD elebaşı Salih Müslim denilen terörist, Ankara'da defalarca devlet başkanı gibi ağırlanıp görüşüldü.

Neden o günlerde Salih Müslim Ankara'da misafir olarak ağırlandı? Neden YPG nin Türkiye toprakları üzerinden Kobani'ye geçmesine izin verildi?

Çünkü anlamsız bir şekilde Esad takıntısı vardı. Sözde 3 saatte Şam'a girip Emevi camisinde Cuma namazı kılacaktık. Aradan kaç Cuma geçti. Esad yıkılmadı ama biz şimdi sınırlarımızı koruma derdine düştük.

Esad düşmanlığının zirve yaptığı günlerde kimse şu soruyu sormadı: ''Esad devrilirse Türkiye'nin ne menfaati olacak?''

Hiçbir menfaati olmayacak. Ne olacağını yaşayarak öğreniyoruz. Esad devrilsin diye desteklenen tüm örgütler döndü dolaştı başımıza bela oldu.

IŞİD militanları Türkiye'deki hastanelerde tedavi edildi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu terörist diyemeyip öfkeli çocuklar dedi. Ne oldu? Öfkeli çocuklar denilen teröristler yüzlerce insanımızı şehit etti.

YPG nin konvoy halinde Kobani'ye geçmesine izin verildi. Salih Müslim Ankara'da ağırlandı. Ne oldu? ABD, YPG yi Kürdistan vaadiyle silahlandırıp başımıza bela etti.

Bu mücadelede en akıllı davranan ise Esad oldu. Hem sırtını Rusya'ya dayadı hem ABD nin suyuna gitti. Sonuç? Türkiye Osmanlı'yı yeniden kurma hayalleri kurarken oyun dışında kaldı.

Afrin harekâtı bir fetih harekâtı değildir. Meşru müdafaadır. Kimse durduk yere coşmasın. Osmanlı yeniden kuruluyor diye hayal kurmasın. Türkiye şu an güvenliğini koruma derdine düşmüş durumdadır.

Afrin elbette temizlenecek. Koskoca Türk ordusu YPG yi sınırından temizleyecek güce sahiptir. Asıl önemli olan Afrin temizlendikten sonra ne olacak? Kime bırakılacak?

Başbakan, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyduklarını söyledi. Bu açıklamaya bakarsak Afrin'in Esad'a yani Suriye devletine bırakılacağını düşünebiliriz ama Cumhurbaşkanı'nı dinleyince Afrin'in ÖSO ya bırakılacağı net olarak anlaşılıyor

Eğer böyle bir şey yapılırsa Türkiye, dış politikada yine teröre destek veren devlet suçlamasıyla karşı karşıya kalacak ve Afrin harekâtından başarılı bir sonuç çıkmayacaktır.

Türkiye'nin bu dakikadan sonra yapması gereken ilk şey Afrin'in kırmızı çizgimiz olduğunu tüm dünyaya sağlam bir dış politikayla kabul ettirmektir. Sonra da güney sınırımızı tehdit eden tüm terör örgütleriyle komşu devletlerle ilişki kurarak aynı kararlılıkta mücadele etmektir. Kalıcı bir barış ancak böyle mümkün olabilir. Bu çözüm dışında tercih edilecek her yol daha büyük sorunlara yol açacaktır.

Barış ATAGÜN