Muhalefete "Aç olarak dolaşanları buyurun siz de doyuruverin." sözleri, Türk Bilge Kağan'ın meşhur ifadesini aklımıza getirdi:

"Açları doyurdum, çıplakları giydirdim. Yoksul milleti zengin kıldım." sözlerinden ne kadar uzak değil mi?

Devletin tepesinde olmak ayrı şey, yönetmek ayrı.
Koltuklar hizmet için değil miydi?
Milletin hizmetkarı olmak bu mudur?
Fırat kenarında kaybolan koyunun sorumluluğunu almak devlet yönetmenin şartlarından değil miydi?

Fırat'ın kıyısında kaybolan koyunların neden yok olduklarını bilmek devleti yönetenlerin asli görevidir. Tıpkı insanların niçin aç kaldığını bilmek gibi.
Sosyal devlet olmanın sorumluluğu insanların neden aç kaldığını neden semt pazarlarında döküntü sebze meyve topladığını neden ucuz ekmek alabilmek için halk ekmek kuyruklarına sabahın köründe girdiklerini bilmek değil midir?

Aç insanları doyurmak yetmez. Aç insanlara o açlığı yaşatmayacak iş alanları oluşturmak yerine ‚biraz da siz doyurun' demek sorumluluktan kaçmanın adıdır.

Insan dünyayı daha yaşanılır kılmak için görevlidir.
Bir de bu insan "müslüman" kartviziti taşıyorsa sorumluluk daha da artar,… artmalı.

Türk töresi budur!
Bu yaklaşım Türk töresi ile asla bağdaşmaz.

Gavur Amerika'da yaşanmış bir olay ile konuyu noktalayayım:

"Amerika ' da 15 yaşındaki bir çocuk marketten ekmek çalarken yakalandı. Kaçmaya çalışırken bir de raf kırmış.
Çocuk tutuklanmış ve mahkemeye çıkartılmış.
Kararı vermeden önce hakim çocuğu da duymak ister.

Hakim: „Neden çaldın?"
Çocuk: „Ekmeğe ihtiyacım vardı."
Hakim: „Çalmak yerine ekmek alamadınız mı?"
Oğlan: „Satın alacak param yoktu."
Hakim: „Ailenden para isteyebilirdin."
Oğlan: „Evde sadece annem var. Annem hasta ve işsiz. Sırf bunun için biraz ekmek ve peynir çaldım."
Hakim: „Sen küçüksün, normalde işin de yok."
Oğlan: „Yıkama üzerinde çalıştım. Bir hafta önce anneme hizmet etmek için izin aldım ve bu yüzden kovuldum."
Hakim: „Yardım isteyecek yeriniz ,kimseniz yok muydu?"
Oğlan: „Her gün evden çıktığımda herhangi bir iş icin eleman arayan en az elli adresle iletişime geçiyorum ama başarısız. Sonunda hırsızlık yapmaya karar verdim."

Çocugun ifadesinin ardından hakim kararını açıkladı:

"Çalmak, özellikle EKMEK çalmak çok utanç verici bir suçtur. Ve işte hepimiz bu suçtan sorumluyuz. Bu odadaki herkes ve ben de bu suçtan sorumluyum.
O zaman tüm mahkeme katılımcıları 10. $ ile ceza alacak. Siz her biriniz 10 $ gönderene kadar kimse mahkeme salonundan ayrılmayacak."

Hakim de 10$'ını verdikten sonra aç çocuğu polise teslim eden markete de 1,000 $ para cezası verdi.
Kararı duyduktan sonra çocuk gözyaşlarını tutamadı ve ikinci karar okunurken hakimi görünce heyecanlandı.
Hakim gözyaşlarını saklamaya çalışarak salonu terk etti. Hakimin son sözleri bunlardı:

"Bir kişi EKMEK çalarken yakalanırsa, o cemaatin, toplumun, devletin tüm insanları utanmalıdır."

Doğan Ay