Truman Doktrini, 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman tarafından Sovyet tehdidine karşı hazırlanmış plandır. Truman Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası politikasının değiştiğini ve Sovyet karşıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiştir. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır.

Başkan Truman, 12 Mart 1947'de Kongre'de kendi adıyla anılacak bu doktrini açıkladı. Truman'a göre ABD, komünizm ile silahlı mücadele veren ve komünist ülkelerin baskısı altında bulunan devletlere mali ve askeri yardım yapmalıydı (Burada kastedilen ülkeler Yunanistan ve Türkiye'dir). Bu amaçla Kongre'den 400 milyon dolar kullanma izni istedi. Kongre'nin 22 Mayıs'ta bu isteğini kabul etmesi üzerine Türkiye'ye 100 milyon, Yunanistan'a ise 300 milyon dolar yardım yapıldı.

Sovyetler Birliği lideri Stalin'in Türkiye'den Kars, Artvin ve Ardahan'ı ve Boğazlarda askeri üs istemesi üzerine, Milli Şef de ABD'den askeri destek istemişti. Bu desteği vermeye hazır olduğunu belirten ABD, Truman Doktrini ile yardıma başlamıştı ama karşılığında Türkiye'de serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesi ile Milli Şeflik, "5 yıllık kalkınma planları" ve Köy Enstitüleri gibi uygulamaların kaldırılmasını talep etti.

Görüldüğü gibi ABD'ye göbekten bağlanmış durumdayız. Bu işin sırrı sağcı veya solcu iktidar değiştirmekle olmuyor. ABD ve bütün emperyalist güçlerin hegemonyasını kırmak için Türk olmak Türk gibi düşünmek zorundayız. Türk için kurtuluşun başka adresi yoktur.

Bu ülke 1938'den sonra solu sağı ile bir şekilde emperyalist devletlerin kucağına oturmuştur.

Truman Doktrini ile ABD'nin ileri karakolu yapılan ülkeler ekonomik askeri ve siyasi olarak onları dinlemek zorunda kalıyor.

Türkiye bir dönem komünizm tehlikesi ile isteyerek veya istemeyerek ABD'nin ileri karakolu olmuştur diye olayı sadece komünizmin tehlikesine bağlamak yaşadığımız en büyük yanılgıdır. ABD 1947 yılında kararını vermiş planını hayata geçirmiştir. Bazı olayları zaman sadece komünist tehlike ile ifade etmek yanlıştır. Türkiye'de ister klasik sağ ister klasik sol olsun ABD ile yaşamaya mahkumdur. Dünya emperyalist devletlerin maşası olan sağın em büyük silahı din ve hamasettir. Din tüccarları ABD ve İngiltere desteği ile ülkede sürekli " din elden gidecek" propagandası ile sağ seçmeni ve sağ iktidarı konsolide etmiştir.

Türkiye'nin tek kurtuluş reçetesi sağ sol partilerden uzak durarak Türkçü bir düşünce ile yola devam etmesidir. Merkezine Türkçü bir düşünceyi oturtan bir anlayış ile kurtuluş yolumuz vardır. Bu ülkede sağ da sol da aynı merkezden beslenir.

ABD ile stratejik ortaklık adı altında verilen tavizler ile 70 yıldır geldiğimiz nokta ortadadır.

Ayağa kalkmak için vatanseverler birleşin.

Doğan Ay