Her yıl olduğu gibi bu yıl da Cumhuriyetin ilanının 98. yıldönümü dolayısıyla, televizyonlarda, sosyal medyada cumhuriyetin, meziyetlerini anlatan heyecanlı söylemler, mesajlar, paylaşımlar var.
Bemim içimde ise bir burukluk ve bunun düşündürdükleri var.

Neler var düşüncelerimde 98 yıl öncesine ait:

İngiliz gemisine sığınmış bir Halife sultan var.
Ulus değil teba, yurttaş değil kul olduğunu kanıksamış bir millet,
onu gelişen dünyadan ve bilimden uzak tutan medreseler, tekke ve zaviyeler var.
Yıllar süren savaşlardan yorgun düşmüş canından başka birşeyi kalmamış bir millet, yanmış, yıkılmış bir ülke var.

Bu karanlıktan aydınlıklar yaratan, ülkesini yoktan var ederek, "muassır medeniyetler" seviyesine çıkarmak için yüzünümedeniyete çevirmeyi başarmış kurucu irade var.

Kısa sürede gerçekleşen kalkınma hamleleri nin sonuçları olan yollar, köprüler, yükselen fabrika bacaları, karanlıkları yırtan okuma yazma seferberlikleri, kapatılmış medreseler, tekke ve zaviyeler,
en ücra köşelere kadar götürülmüş okullar, yetişmiş öğretmenler, sanatçılar, toplumsal yaşamda yer verilen kadınlarımız var.

Kara sabandan kurtulmuş modern tarım yapan köylümüz, ona milletin efendisi diyen kurucu önderimiz var.
Ürettikleriyle kendi kendine yetebilen, ununu, buğdayını, bakliyatını vs. ihraç eden bir ülke var.
Bu başarıları taçlandıran hak edilmiş bir övünçle anlatan

"Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan."

diyen, coşkuyla okuduğumuz onuncu yıl marşımız var.

98 yıl önce,

"Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak ve yüceltecek olan sizlersiniz." diyen Ata ya 98 yıl sonra söyleyeceklerimiz var.

"Açtığın yolda, kurduğun ülküde ilerleyemedik.
İdealindeki, akıla-, bilime, insan haklarına dayalı laik, demokratik, sosyal hukuk devletini gerçekleştiremedik.
Yaptıklarınızın üzerine bir tuğla koyamadık.
Yıllarca eserlerinizin bekçiliğini yapıyoruz deyip onuda beceremeyip elimizden kayıp gidişini seyrettik."

Şimdi elimizde,
Vakıf adı altında kurulmuş tekkeler ve tarikatlar,
hıfzı saha gibi kapatılmış bilim kurumları,
satılmış fabrikalar,
üretimine engel olunan, ürettiğini satamadığı için üretemeyen köylüler,
satın aldığımız unumuz, buğdayımız bilumum bakliyatımız,
yeniden eve kapatılmak istenen kadınlarımız var.
Kesilen, yakılan ormanlarımız, betonlaştırılan doğamız. satılan yerüstü yeraltı madenlerimiz var.

Özetle,
Cumhuriyetin ilanıyla, kurucu iradenin önderliğinde, bu milletin dişiyle tırnağıyla yoktan var ettiği ne varsa elinden alınmışlığı yok edilmişliği, yabancıya muhtaç edilmişliği var.

Cumhuriyet yıllarında doğmuş, onun kazanımlarından yararlanarak büyümüş, onunnasıl kazanıldığını ve neler kazandırdığını bilerek yetişmiş bir yurttaş olarak, bende kalan cumhuriyetin cumhuriyet olduğu yıllara Özlem'le.

Ona ve kazanımlarına sahip çıkamamanın, koruyamamanın utancı var.