Bir ağıt faslıydı
Sesi Yemen kadar kimsesiz
Erini yitirmiş dizginsiz atlar
Gözü yaşlı dolanıyordu Anadolu düzünde

Hele gün akşama durup
Anamın çığlığı duyulanda Sarıkamış'tan
Atların dizleri 
çözülürdü bağından

Sırtlarında bin yıl önceki dedemin kırbacı

Ayaklarına nal çakan Türk'tü
Demir Türk, ateş Türk
Doludizgin koştukları yaylalar
Yelelerine dokunan gelin duvağı Türk

Sahip Türk
Sahipsizlik Türk

Erini kaybetmiş atların utancı
Dokununca toprağımın yüzüne
Ateşten adımlarla
Çıktı geldi Selanik'ten bir Bozkurt

Fırat nehri
hiç dillenmeyen ağıtları yakarken
yamacına yaklaşmaya korkan atlar
çürürken susuzluktan
Bindi Küheylana
Kaldırdı tuğu

"Ya istiklal, ya ölüm"

"Başbuğ" dedi dağ, taş, çiçek
"Başbuğ" dedi kadın, erkek, yaşlı, çocuk

Nal sesleri kurşun ıslığı ile buluştu
Yürüdüler düşman üstüne

Yurt aşkına
Bağımsızlık aşkına
Başbuğ Mustafa Kemal aşkına
Şaha kalktı atlar
Anadolu gibi

Okan KİLİT