​mavzer gürültüsü
kurşun ıslığı
sönen ocaktan kopan feryat
dağ başında it uluması
renksiz bizsiz düzen
devşirme paşaların avucunda
kömür karası gözler
zulmü aydınlatıyor tenimizi yakan ateş
gökkubbeden yere iniyor
zamana başkaldıran uğultular
ayaz vakti saçlarımıza yağan
kırağı değil kül

rüzgar estikçe çehremiz ise bulanıyor
maviyi muştuluyor inanç kokan duman
kuyularda yakılmış Celaliler uyanıyor

​hürriyet aşkına esarete yürünmüş
kökünden kesilmiş özgürlüğün eli
zalimin ensesine binme derdinde Ruşen Ali
Anadoludan güneşi esirgeyen bulutları eziyor kır atın nalları
dün Bolu beyi düşman bugün emperyalizm
Celaliler yalvarıyor Hakka
yurdumuz düşmüş namert pusuya
ver bize izin

hey gidi hey gene de hey hey
töremizde yok zalime baş eğmekte ney ?
özümüz atılmış kuyulara
fani bedenden caymış beyler
pusatlansın yiğitler
yetim dualar önder bu savaşa
Ateşe meydan okunsun
yeniden var olmuşsa Kuyucu Murat Paşa

el örmesi kilimlerde
yeşile bezenmiş vatan hasreti
yörük bakışlarını ufka dikmiş Toroslar
bastırıyor bayrağını göğsüne
Binboğalar'ın yamacında gezinen çocuk
adı Türk kimsesiz çaresiz çarıkları yırtık
dilinde Pir Sultan dan türküler
adalet diye haykırıyor nesline
düzenin bezirganları kin kusarken ismine

abdestlerini gözlerimizden
akan yaşla alıyor devşirmeler
devrim zamanını bekliyor
bin yıllık hınca maske yapılan din
sahte mürşidler kötüye kol kanat geriyor
ip atın çıksın kuyulardan halk
yerle yeksan olsun bu soysuz saltanat
ha doldu ha dolacak
Tanrı'nın bize bahşettiği müddet
meydanlara savrulsun ki Celalilerin külleri
onuruyla baki kalsın devlet

Okan KİLİT