Küçücük bir çocuktum etrafta emekleyen,
Bir gün ayağa kalktım, rafta sen duruyordun.
Işıl ışıl parlayıp sahibini bekleyen,
Nadide elmas gibi kaf'ta sen duruyordun.


Uzandım sana birden, almak için yerinden,
Parmak üstüne kalktım, sızlasa da derinden,
Ulaşmaya çalıştım, tezgâhın üzerinden,
Ben geldikçe en uzak saf'ta sen duruyordun.

Kırmızın başka güzel, beyazın başka hoş'tu,
Sana erişmek için deli yüreğim coştu,
Boyum kısa, raf yüksek bütün gayretim boştu,
Her çabamda çektiğim of'ta sen duruyordun.

Sana beni sorsalar; "Haylaz bir çocuk" derdin,
Üç-beş gün geçsin hele, unutulur(!) giderdin,
Ne derdimi anladın, ne de bir ümit verdin,
Her bestenin ardında güfte sen duruyordun.

Aylar yıllara döndü, kavanoz dolu kaldı,
Geçen her gün şekerin tazeliğinden aldı,
Belki mayhoş bir meyve, belki enfes bir bal'dı,
Şeker sözü geçince laf'ta sen duruyordun…

Kaan ÖZASLAN
17.10.2017