kentin ışıkları sendeliyor yine
biraz sonra düşeceğiz hep birlikte
tam orta yerine itilip kakılan dünyanın
oyuncak bebekler bile ağlayacak
suya değerken güneş
senin çok konuşan saçların


ama susmak geliyor içimden neden
kuş uçmaz kervan geçmez
beyhude bir zaman
birer zavallıyız aslında anlasana
gidenlerin resimleriyle avunan

aklında pervasız binlerce sözcükle
toprağın oğlu kızı şimdi ne yapsın haklısın
gitmek diyorum bazen
acaba beklemekten daha mı kolay

başkaları deşmesin diye
bir gayretle
atıyorum kendimi mütemadiyen
kendi acılarımın kenarından
ölmüyorum akşamdan sabaha
bakıyorum hayretle, dünya hep aynı dünya

özlersen dert olur tuttuğun yol biliyorsun
iyisi mi sen özleme
kar yağsın mesela telaşla
yer yerinde kalsın her zamankinden daha soğuk
ne olursa olsun işte
umut dediğin kesilmez ki şiirden

yani ne var şimdi bunda
daha çok insanız daha çok ağlarken
gece vardiyasından
evine dönermiş gibi sev her şeyi
yine de
yorulmuşsan yorulmuşsun
ya ay lambası
yanıyor her defasında kaygılı
sönüyor her defasında mutsuz
bakıyor bize uzaklardan

derken, dokundum zülfüyâre bak
günün birinde kaybolacak bütün söylediklerim
beni biraz hayalsiz bırak
kentin ışıkları sendeler
ayaklarımsa hep üşür benim
gölgesine saklandığım mabet ağacımdı ellerin
bana ellerini ver


Ocak 2021