Bu sevda uğruna kırk yılı aşkın,
Pişerek demlendim, sırrım bu benim,
Zehir bile olsa badesi aşkın,
İçerek demlendim, sırrım bu benim.

Şu kalbim kaç defa çıktı yerinden,
İhanetler sarstı beni derinden,
Onlarca kez feleğin çemberinden,
Geçerek demlendim, sırrım bu benim.

Ülkü adlı yâre bağlandım erken,
Peşinde dolandım yıllar geçerken,
Ha bugün, ha yarın vuslat beklerken,
Donarak demlendim, sırrım bu benim.

Yüreğimdeki aşk sığmaz içime,
Tutar beni sokar türlü biçime,
Asla izin vermez başka seçime,
Kanarak demlendim, sırrım bu benim.

Artık hiç kimseye eyvallahım yok,
Kuru lâfa, boş vaade karnım tok,
Düşman değil, dost kazığı hem de çok,
Yiyerek demlendim, sırrım bu benim.

Hiçbir gün olmadı gözümde perde,
Aklım başımdaydı, ayağım yerde,
Bu dava uğruna başımı derde,
Sokarak demlendim, sırrım bu benim.

Her gece ateşe yandım da yandım,
Kötü rüya görüp görüp uyandım,
Umut edip, acılara dayandım,
Çekerek demlendim, sırrım bu benim.

Ne sağda oturdum ne yattım solda,
Yürüdüm daima Türk'e has kolda,
Menzile varmayıp çok kaldım yolda,
Durarak demlendim, sırrım bu benim.

Bin bir umut ile geldim bu yaşa,
Ve asla olmadım aleme maşa,
Lâkin pek çok kere ayağım taşa,
Vurarak demlendim, sırrım bu benim.

Bu kara sevdaya yüreğim harman,
Aradım her yerde derdime derman,
Yüksek rakımlardan bir kutlu ferman,
Umarak demlendim, sırrım bu benim.

Hep dost seçtim adamların hasını,
Onca şehit verdim, tuttum yasını,
Her acıda yüreğimin pasını,
Silerek demlendim, sırrım bu benim.

Canım yandı hep riyadan, nifaktan,
Geçtim nice nice kanlı şafaktan,
Her sabah umutla aynı ufuktan,
Doğarak demlendim, sırrım bu benim.

Onca şey yaşadım Allah'u alem,
Bilmem ki yazmaya yeter mi kalem,
Vız gelir ne yapsa, netse elalem,
Diyerek demlendim sırrım bu benim.

Bu sevdanın adaleti şanında,
Zalimlere tepki koydum anında,
Karanlığı kendi habis kanında,
Boğarak demlendim, sırrım bu benim.

Ben, her daim sadık oldum deynime,
Yağlı kurşunları yedim beynime,
Acıları deri gibi eynime,
Giyerek demlendim, sırrım bu benim.

Çok defa yıkıldım, oldum biçare,
Bu sevdada mahpus kaldım ne çare,
Hiç gönül koymadım o nazlı yâre,
Överek demlendim, sırrım bu benim.

Yıkıldığım oldu, yandığım oldu,
Sahtekâr yüzlere kandığım oldu,
Hayatı cehennem sandığım oldu,
Yanarak demlendim, sırrım bu benim.

Doluya çok koydum, lâkin almadı,
Boşa meyleyledim, o hiç dolmadı,
Kara günüm kararıp da kalmadı,
Ayarak demlendim, sırrım bu benim.

Başa geldi onca dert, onca çile,
Ancak hiç olmadı işimde hile,
Söz oldu, lâf oldu, düştüm hep dile,
Susarak demlendim, sırrım bu benim.

Kurşun yedim, delik deşik şu bağrım,
Ne yapsam, ne etsem dinmedi ağrım,
Dinle, ey sevgili, sana bu çağrım,
Severek demlendim, sırrım bu benim.

Bu sevdanın dünü, günü, yarını,
Yaşadım anbean ahuzarını,
Söndürmeye cehennemin narını,
Yağarak demlendim, sırrım bu benim.

Bu hâl, başka bir hâl, hâllenen bilir,
Bağı burcu burcu güllenen bilir,
Sevdası yürekte küllenen bilir,
Gönerek demlendim, sırrım bu benim.

Bu hâl, bir kemale ermişlik hâli,
Hakikat bağına girmişlik hâli,
O bağdan hikmeti dermişlik hâli,
Dererek demlendim, sırrım bu benim.

Ben Türk'üm, Türk! Sevdam da bu ülküm de,
Ülkücüyüm, Türklük yaşar ülkümde,
Hain, soysuz barındırmam mülkümde,
Ezerek demlendim, sırrım bu benim.