Bizlere terbiyesiz diyen büyük (!) efendi,
Yılan gibi çatallı diliniz terbiyesiz.
Vız gelir tırıs gider size şeytanın fendi,
Fetönün doldurduğu piliniz terbiyesiz.

Ne gedikler açtınız Türklük denilen surda,
Askerim mahkum oldu karargâhta, taburda.
Katillere kurdurup mahkemeyi Habur'da,
Çadırda estirilen yeliniz terbiyesiz. 

Riyakârlık gölünde çırpındıkça battınız,
Milleti köle edip ağa gibi yattınız.
İtiraf etmiştin ya; parsel parsel sattınız,
Dekarınız, metreniz, miliniz terbiyesiz. 

Mukaddesat yoluna döşenen mayın sizde,
Teröristlere hürmet, başına 'sayın' sizde.
Baldan parmak yalayan enişte, kayın sizde,
Maklube kaşıklayan eliniz terbiyesiz. 

Hizmetkâr dediğiniz sülük gibi kan emdi,
Ona itaat etmek sizce büyük erdemdi.
Garipler garibiydi, o zat çok muhteremdi(!),
Hocanız, imamınız, veliniz terbiyesiz.

O sanki bir peygamber, sizler de sahabeydi,
Özlemiyle tutuşan gönlünüz harabeydi.
Sefer düzenlediniz Pensilvanya Kâbe'ydi, (!)
Hüzünlü gurbet denen iliniz terbiyesiz. 

Hepsini söylemeye kalkışsam yetmez kâğıt,
Güya ayet demiş ki; 'Akrabalara dağıt!'
Bitsin bu hasret diye her gün yaktınız ağıt,
Gözünüzden dökülen seliniz terbiyesiz.

B. Melih Emre